Türkiye, geçtiğimiz hafta sonu 9. kez Formula 1'e ev sahipliği yaptı. Geçen yıllarda yapılan geliştirmeler sonucunda iki senedir Formula'nın takviminde olan Intercity Istanbulpark pisti taraftarlar tarafından sevilen bir asfalt haline geldi. 2020'de tüm izleyenlerin nabzını artıran yarış bu yıl nasıl bir etki bıraktı?
Karışık bir hava durumuyla geçen serbest antrenmanlar ve sıralama turları hangi araçların ve hangi sürücülerin hangi durumda önce çıkacağı hakkında bir fikir vermişti ancak yarış gününde yağmur yağmamasına rağmen kurumayan pist takım mühendisleri için beklenilmeyen durumlara yol açtı. Pit stratejisi konusunda takımlar arasında çok değişiklik görürken yarış içinde, özellikle geçen seneye göre, pek de eğlenceli olmayan bir yarış geçti diyebiliriz.
Lastik ve pit stratejilerine gelirsek üstünde nemi tutan pistte çoğu takım intermediate lastikler kullanırken Sebastian Vettel ve Aston Martin'in orta hamur lastiklere geçmeyi deneyip kontrol bulamaması hem diğer takımların pisti anlamasını kolaylaştırdı hem de Vettel'in sevdiği bu pistteki puan alma şansını bitirmiş oldu. Pit stratejilerinde puan alan isimler arasında en çok ilgi çeken üç isim vardı: Charles Leclerc, Esteban Ocon, Lewis Hamilton.
Uzun zamandır taktik yoksunluğuyla dalga konusu olan ve takım şefi Binotto'nun Türkiye'de ikinci kez yoksunluğuyla Ferrari kendi yarışçısını sabote etmek konusunda bir kez daha baş gösterdi. Tüm yarışı tek lastik setiyle götürmek isteyen Leclerc ve takımı bunu başaramadı ve birinciliği Valtteri Bottas'a kaptırdıktan sonra 47. turda pitlemek zorunda kaldılar ve belki de bu yüzden bir podyumu kaçırdılar. Her ne kadar Leclerc pişmanlığı olmadığını söylese de son birkaç senedir çektiği acı anlaşılıyor. En komik olan ise Leclerc'in gittiği hızın yeterliliği hakkında sorduğu soruya mühendisinin cevabıydı:
"Eğer Bottas'ı geçirmezsen yarışı kazanırsın."
Ocon ise 58 tur boyunca tek lastik setiyle yarışı 10. bitirmeyi başararak 1997'de Mika Salo'dan beri tüm yarışı tek lastik setiyle geçiren ilk yarışçı oldu. Her ne kadar puan alsa da pistte kaybettiği zaman pitte kaybetme olasılığı olan zamandan uzun sürecekti, bu strateji ne kadar başarı gibi gözükse de doğru bir seçim miydi tartışılır.
Son olarak, Hamilton. 50. tura kadar tek lastik setinde giden Hamilton'a Mercedes takımı pite gelmeyi tavsiye etti ve o da ne kadar çekinse de kabul etmek zorunda kaldı. Burada kaybettiği zamandan dolayı sadece 5. bitirdi ve Max Verstappen'e şampiyonada 6 puanlık bir liderlik verdi. Rusya GP'de takımını dinlemesi ona birincilik getirirken burada inisiyatif alması daha doğru gözüküyordu. Ocon'un 58 tur tek lastik setiyle gittiğini öğrendiğinde tepkisi böyleydi:
"Eğer Ocon yaptıysa ben de kesinlikle yapardım."
Yarışın geneline bakarsak da en büyük üç isim Carlos Sainz, Sergio Perez ve Valtteri Bottas'tı. Sainz yeni aldığı güç ünitesinden dolayı sondan başladı ve buna rağmen çok hızlı bir şekilde puan alabilecek bir duruma geldi. Ne kadar uzun süre Stroll'un arkasında kalsa da yirminci başlayıp sekizinci bitirmek inanılmaz bir başarı ve ona Driver of the Day ödülünü de kazandırdı.
Perez'in en büyük başarısı ise mükemel bir takım arkadaşı olmaktı. Vasat bir sıralama turu geçirdikten ve Redbull'un akademi takımı Alphatauri yarışçısı Pierre Gasly'nin arkasında başlamak gibi bir hayal kırıklığı olsa da yarışta iyi bir sürat yakaladı. Yarışın en büyük anını getiren Perez ve Hamilton'ın dördüncülük için lastik lastiğe kapışmalarıydı. 9. virajdan itibaren kapışmaya başlayan iki pilot 12-13-14. virajlarda teker tekere giderken Perez'in sonraki turda 1. virajdaki inanılmaz manevrasıyla Hamilton'ı geride bıraktı ve yarışı podyumda bitirdi. Hem Redbull'a iyi miktarda puan kazandırmış oldu hem de takım arkadaşı Verstappen'e karşı olası Hamilton tehdidini yok etmiş oldu diyebiliriz. Redbull'un neden Perez'i seçtiği anlaşılmakta.
Bottas ise mükemmel arabanın mükemmel sürücüsüydü. Neredeyse hatasız, inanılmaz süratli ve kolay bir yarış geçirdi. Mercedes adına belki de son kez yarış kazanan Finlandiyalı pek mutluydu. Kendisi de bu yarışın kariyerinin en iyi performanslarından biri olduğunu söyledi. Mercedes ve Bottas arasındaki ilişki de tartışmaya açık.
Şimdi ise tartışmalara yol açabilecek konu: Türkiye gelecek senelerde de ev sahipliği yapmalı mı?
Benim cevabım, hayır. Ne kadar piste yatırım yapılmış ve hazırlık yapılmış olsa da organizasyon kısmı böyle bir etkinliği gerçekleştirecek kapasitede değil. Pist içindeki ulaşımın sadece tek yönlü olması, sivil araçların pist yolları içinde trafik yaratması, hem anayoldan araçlar için hem de pist alanı içinde yayalar için giriş çıkışın zor olması sadece bazı örnekler. Kırk binden fazla izleyicinin geldiği bir etkinlikte pistte sadece bir tellerle çevirili dar giriş-çıkış olması yetersiz ve üzücü. Yaklaşık beş buçuk kilometre uzunluğundaki pisti çevreleyen tesis için özel girişler-çıkışlar, yol sistemleri hatta daha gelişmiş ve büyük otoparkların olması gerekirdi. Ne kadar tesis içinde eğlenceye yönelik birçok etkinliğin ve 2022 F1 arabasının bile olması ilgi çekiciyken dışarıda insanların yarıştan saatlerce erken gelmelerine rağmen girişte sorun yaşamaları ve saatlerce tesisten çıkamamaları federasyona karşı iyi bir görünüm değil. Kısacası, yetersiz organizasyon hazırlığı sebebiyle Türkiye 2022'de Formula'da yarış sahibi bir ülke olmamalı.
Sonuç olarak, 2021'de ne kadar sakin bir yarış görsek de Redbull'un Honda için kullandığı beyaz arabalarla, değişik pit stratejileriyle ve kişisel pilot performanslarıyla seyircileri ekran başında tutan Türkiye GP'si görünürde bize istenileni vermesine rağmen organizasyon noksanlığı ülkemizin günümüzde böyle bir uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapabilecek seviyede değil.
Comments