top of page
  • Yazarın fotoğrafıGüneş Yıldız

Boğaziçi Üniversitesinde Neler oluyor?

Prof. Dr. Melih Bulu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atandı. Rektör seçiminin yapılmaması ve Bulu’nun siyasi kimliği nedeniyle bir ayı aşkın bir süredir Boğaziçi Üniversitesi kampüsü başta olmak üzere farklı mekan ve şehirlerde protestolar gerçekleşiyor. Peki atama süreci nasıl gerçekleşti? Eylemler ve gözaltılar hakkında ne gibi gelişmeler var? LGBTI+ bayraklarının eylemlerde ne işi var? Öğrenciler neler talep ediyor? Soruların cevapları ve daha fazlası haberimizde.

Kimimizin hedeflediği, kimimizin ağabey, ablasının öğrencisi ya da mezunu olduğu, Türkiye’nin en seçkin üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan yeni rektör Prof. Dr. Melih Bulu ve halkın, özellikle öğrencilerin, protestolarıyla gündeme oturmuş halde. Atamanın kurum içinden seçim ile yapılmamış olması ve Prof. Dr. Bulu’nun siyasi kimliği ise tepkileri artırmakta.

Atama Süreci


2016 ve 2018 yıllarında KHK’da (Kanun Hükmünde Kararname) yapılan değişikliklerle üniversitelerde öğretim üyeleriyle yapılan rektör seçimi zorunluluğu, YÖK önerisiyle atanma ve göreve getirilen kişinin profesör olması şartları kaldırılmış, yerine “Devlet ve vakıf üniversitelerine rektör, Cumhurbaşkanınca atanır.” ibaresi getirilmişti. Bu yasanın sonucunda 2 Ocak 2021 tarihinde Prof. Dr. Melih Bulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atandı. Prof. Dr. Bulu tarafından, atanma sonrasında yayınlanan yazıda; Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili hedefleri ve tüm BÜ topluluğuna bir de mesaj bulunuyor.“Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz.” diyen Bulu’nun hedefleri arasında “4 yıl içerisinde Boğaziçi'nin ilk 100'e giren ve orada kalabilen ilk Türk üniversitesi olması” var.



Türkiye’nin Dört Bir Yanına Yayılan Protestolar


Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, "kayyumluk" adını taktıkları rektörlük binasını “Bu bina AKP’li Melih Bulu’nun rektör atanması sebebiyle Boğaziçi öğrencileri tarafından mühürlenmiştir” yazılı metinle mühürlediler. Bebek’ten Beşiktaş’a eylemli yürüyüşler yapıldı. "Yaşasın öğrenci dayanışması", "Kayyum rektör istemiyoruz", "Kayyuma nakka" şeklinde sloganlar atıldı. Kampüs içerisinde ve kapısında başlayan eylemlere Kadıköy Rıhtım’da da devam edildi. Öğrenci nüfusu yüksek olan Eskişehir, İzmir, Ankara, Adana gibi illerde de yapılan eylemler, kısa sürede Türkiye'nin dört bir yanına yayıldı.

Şimdiye dek 560 üzerinde eylemci “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet,” “görevli memura mukavemet” ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamalarıyla gözaltına alındı. Gözaltıların 51'i kampüs içerisinde gerçekleşti. 11 kişi tutuklandı, 24 kişi ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı.


Z Kuşağından Eşi Benzeri Görülmemiş Eylem Yöntemleri


Bulu’nun Metallica ve hard rock dinlediğini söylemesi üzerine öğrenciler protestolarına “Metallica” dinleyerek ve dans ederek devam ettiler. Rektörü “Master of Puppets” şarkısıyla istifaya çağırdılar. Öğrencilerin çoğunun Boğaziçi öğrencisi olmadığı iddiasının üzerine ise öğrenciler öğrenci kartlarını havada sallayarak eylem yaptılar.

Dans ederek, yoga yaparak eylemlerini sürdüren gençlerin en orijinal aktivitelerinden biri ise “Boğaziçi Üniversitesi rektörü demokratik bir seçimle belirlenmeli midir?” sorulu temsili bir seçim yapmalarıydı. Pusula ve sandık kullanarak yapılan seçimde 917 evet oyu, 5 boş oy, 1 hayır oyu ve 1 de geçersiz oy çıktı.


“LGBTI+ bayraklarının eylemlerde ne işi var?”



Eylemlerde açılan dövizlerin arasında birçok LGBTI+ ve Trans bayrağı olması bazı kesimler tarafından “alakasız” ve “provokatif” olarak nitelendiriliyor. Hatta öğrencilerin “anti-demokratik uygulamalara karşı çıkılan eylemleri onur yürüyüşüne çevirdikleri için” haklıyken haksız duruma düştüklerini savunanlar da var. Ben de “LGBTI+ bayraklarının eylemlerde ne işi var?” sorusunu Boğaziçi öğrencilerine yönelterek doğru kaynaktan cevap almak istedim:.

Boğaziçi öğrencisi Sim K.ya göre, resmi makamlarca yetkili olarak görevlendirilmiş kimselerin varlığı, LGBTI+ öğrencilerin eğitim ve yaşam haklarını ve kampüs içerisinde LGBTI+ öğrencilerinin mücadelesi sonucu kazanılmış hakların varlığını da tehdit etmekte. Kelavgil, bu “anti-demokratik” duruşun ülkenin her alanında her azınlığa karşı bir tavır olduğunu ve bayrakların eylemlerin bütünlüklü yapısını temsil ettiğini söylemekte.

“Neden LGBTI+ Bayrakları Varken?” isimli videoda konuşan Boğaziçi Batı Dilleri ve Edebiyatı öğrencisi W.R. ise konuyla ilgili endişelerini şöyle belirtiyor: “Hazırladığımız Hande Kader bursu trans+ bireyler için destek olacakken kayyum rektör [bir önceki atanmış rektör Prof. Dr. Mehmet Özkan] bunu reddetti. Queer performans gecemiz iptal oldu, Onur Yürüyüşümüz kısıtlandı.” Bulu’nun kampüse adım atmasıyla beraber de eylemlerde gözaltına alına LGBTI+ bireylerin fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalmalarını kınadı. W.R., konuşmasını “Daha çok baskı gördük. Cis-heteronormatif insanlardan ziyade daha az ayrıcalıklı bir yerdeyiz çünkü. Büyük bir transfobi yaşanıyor aslında kampüsümüzün içinde. Ben özellikle trans bir birey olarak bu üniversitede var olabiliyorum. Her zaman vardım, varım, var olacağım ve özgürlüğüm kısıtlanmayacak. Kayyuma nakka diyoruz hep beraber.” sözleriyle bitirdi.



Resim Sergisi ve BÜLGBTİ+nin Kapatılması



Yapılan atama sonucunda; LGBTI+ bireylerin eğitim ve yaşam hakları hakkındaki endişeler, Boğaziçi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü'nün kapatılmasıyla somutlaştı. Kulübün adaylık statüsünün indirilmesinde 150'den fazla sanatçının gönderdiği, 400'den fazla eserin sergilendiği Güney Kampüs'te düzenlenen sergideki bir kolaj çalışması neden olarak gösterildi. Bulu'nun onayı da bulunan adaylık statüsünün kaldırılması metni, İletişim Bakanı Fahrettin Altun'un Twitter hesabından paylaşıldı.

İçişleri bakanı Süleyman Soylu, sergiyle bağlantısı bulunan dört öğrencinin gözaltına alınmasını Twitter'dan duyururken "LGBT sapkınları" ifadesini kullandığı için Twitter'dan nefret söylemi politikası çerçevesinde Soylu'nun iki Tweetine erişim engeli getirildi. Avrupa Birliği Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, LGBTI+ vatandaşlara karşı nefret söyleminin kabul edilemez olduğunu söyleyerek Soylu'yu kınadı.

Gündemle beraber LGBTI+ görünürlüğünün artmasıyla toplumdaki mevcut homofobi, hat safhaya ulaştı. Siyasetçilerin LGBTI+ bireyleri "terörist" olarak etiketlemeleri ise halkı, zaten önyargı ile yaklaştıkları bir konuda daha da tepkili olmaya yöneltti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili açıklaması şöyle: "LGBT, yok öyle bir şey. Bu ülke millidir, manevidir ve bu değerlerle geleceğe yürümektedir.”Türkiye'de LGBTI+ bireylerin varlığını reddeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına yanıt yine gençlerden geldi, çeşitli platformlar üzerinden bu sözden yola çıkarak satirik paylaşımlarda bulunan gençler konunun önemine dikkat çekmeye devam ediyor.



Akademisyenler de Protestolarına İstikrarlı Bir Şekilde Devam Ediyorlar


Kampüsteki protestolara akademisyenlerin bir kısmı da dahil oldu. 5 Ocak saat 12.00’de üniversite kampüsünde gerçekleşen devir-teslim törenine cübbeleriyle katılıp arkalarını dönerek töreni protesto eden akademisyenlerin rektörlük binasına sırtlarını çevirdikleri "Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri Nöbeti" isimli eylemleri ise günlerdir devam ediyor.. Kar, yağmur, soğuk dinlemeden her gün yeni bir bildiri yayınlayan akademisyenlerin, bu amaçla kullandıkları megafonun da kampüse alınmaması tepki çekti.

Boğaziçi akademisyenlerine destek olmak amacıyla Galatasaray Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyeleri de gerçekleşen atamaya karşı tepkilerini göstermek üzere eylemler gerçekleştirdiler. Beyazıt Meydanında gerçekleşen eylemi polisin engellemesi üzerine öğretim üyeleri, destek açıklamalarını yürüyerek okudular.


Yurt İçi ve Yurt Dışındaki Prestijli Üniversitelerden Öğrencilere Destek Geldi


Oxford, Yale ve Harvard Üniversitelerinden öğrencileri destekleyen “Öğrencilere yönelik polis şiddeti ve gözaltıları kınıyor, Türk yetkilileri, akademik özgürlük ve özerkliğe saygı göstermeye davet ediyoruz.” mesajı geldi. Yurt içinden ODTÜ, İstanbul Teknik Üniversitesi, Hacettepe, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi gibi birçok okuldan da Boğaziçi öğrencilerinin dayanışmasını destekleyen bildiriler yayınlandı, çeşitli kampüslerde pankartlar açıldı.

MIT Türk Öğrenci Topluluğu da protestolarının yanında olduklarını bildiren bir metinle beraber MIT kampüsünde pankartlarla birlikte fotoğraflarını sosyal medyada paylaştılar. Ayrıca Boğaziçi Üniversitesi Öğrenci Temsilciliği, MIT profesörü Prof. Dr. Daron Acemoğlu ile bir söyleşi yaparak rektör ataması üzerine konuştular. Acemoğlu, rektör seçiminin yapılmaması ve siyasi bir atamanın gerçekleşmesinin üniversitenin özerk ve bağımsız yapısını zedelediğini düşündüğünden üniversitenin akademik kimliğinin zayıflamasından endişe duyduğunu belirtti.

Benzer bir söyleşi Harvard Profesörü Prof. Dr. Dani Rodrik’le de yapıldı. Rodrik, onu rektörlük atamasıyla ilgili endişelendiren en önemli konunun Bulu’nun master ve doktora tezlerinde intihal olduğunun öne sürülmesi olduğunu dile getirdi. “İntihal ya vardır ya yoktur, intihal kırmızı çizgidir, intihal yapan kişinin ya istifa etmesi ya da görevden alınması gerekir.’’ dedi.


Liseli Öğrenciler De Sessiz Kalmadı


Şubat ayının başından beri Türkiye'nin dört bir yanındaki liselerin öğrenci ve mezun topluluklarından, anti-demokratik uygulamaları, cinsiyetçi ve nefret söylemleri içeren dili kınayan, akademik özerkliğe uygun rektör seçimini savunan bildiriler yayınlanmakta.

Halka halka büyüyen dayanışmada okulumuz öğrencileri de dahil olmak üzere liseli öğrencilerin katkısı var.


Genç Topluluklarda Kutuplaşmalar


9 Şubat tarihinde Boğaziçi Siyasi Bilimler Instagram hesabı üzerinden çeşitli bölümlerden öğrencilerin anti-demokratik uygulamalara tepkilerini içeren bir video paylaşıldı.


Boğaziçi öğrencilerinin "Artık ülkemde dinlenmediğimi ve istenmediğimi hissediyorum. Ülkem adına çok üzgünüm" dedikleri videodan sonra Türkiye Gençlik Birliği (TGB), çeşitli üniversite öğrencilerini filme aldıkları videoda kendilerince bir antitez oluşturarak "Ülkemi çok seviyorum" dedi. TGB'nin videosunda sadece bir adet Boğaziçi öğrencisi bulunması ise dikkat çekti.

Topluluk, sosyal medya üzerinden direnişe karşı olduğunu önceden belirtmişti. Topluluğun lise kolu Türk Liseliler Derneği de liselilerden gelen destek bildirileri üzerine direniş karşıtı bir bildiri hazırlayıp 792 lisenin bu bildiriyi imzaladığını iddia etmişti.

Benzer bir hareket Boğaziçi Atatürkçü Düşünce Kulübünden de geldi. Kulüp, "Üniversitemizin talebi, teröre özgürlük değildir!" başlıklı bildirileriyle Boğaziçi Dayanışması'nın bildirisine karşı çıktı.


Önde Gelen Düşünür ve Akademisyenlerden Destek;


8 Ocak tarihinde Michael Hardt, Judith Butler, David Harvey önde gelmek üzere 4600'den fazla düşünür ve akademisyenin imzaladığı “Support Academic Freedom for Boğaziçi University Students and Faculty” isimli bir bildiri yayınlandı.

Aynı zamanda feminist felsefe, queer kuramı, siyaset felsefesi ve etik dallarına katkı sağlamış Judith Butler, öğrencileri desteklemek adına ileriki günlerde Boğaziçi Üniversitesinde açık ders verecek.



Melih Bulu İstifa Edecek Mi?


Kampüsteki eylemler devam ederken Bulu ofisinde bulunmakta. Cüneyt Özdemir’le Boğaziçi’ndeki ofisinden yaptığı röportaj sırasında okul bahçesinde yuhalayan öğrencilere el salladı. Protestoların ilerleyen sürecinde öğrencilerin arasına katılan Bulu, öğrencilerin “Kayyum rektör istemiyoruz” sloganları ile karşılaştı. Bulu’ya yönelttikleri sorulara cevap alamayan öğrenciler, sırtlarını dönerek protestolarına devam ettiler. Bulu, protestolar hakkında “[Boğaziçi’nin] özgür bir yapısı vardır... İnsanlar bunu [rektörlüğümü] protesto edebilir. Ama iş vurup kırmaya gelince işler karışıyor. Boğaziçi kültüründe böyle bir şey yok. Maalesef barışçıl gösteri provokasyona döndü.” dedi.

Bir başka röportajda ise 'İstifa edecek misiniz?' sorusuna "Ben görevimin başındayım, çalışıyorum ve çalışmaya devam edeceğim. Ben bir bürokratım, beni Cumhurbaşkanı atadı. Benim hedefim bu okulu ilk 100'e sokmak, Sayın Kılıçdaroğlu da [bürokrat olarak] atandı, ona da itiraz edenler vardı o neden istifa etmedi?" cevabını verdi.


Boğaziçi'ne İki Yeni Fakülte


5 Şubat'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resmi gazetede yayımlanan kararıyla Boğaziçi Üniversitesi'ne hukuk ve iletişim fakülteleri kuruldu. Bulu, konu hakkında Twitter hesabı üzerinden “Cumhurbaşkanımızın imzasıyla kurulan İletişim ve Hukuk Fakültelerinin Boğaziçi’ne farklı perspektifler ve zenginlikler katacağına inanıyorum. Bundan sonraki sürecin işleyişini ilgili akademik kurullarımız ile ilerleteceğiz. Üniversitemiz ve ülkemiz için hayırlı olsun." açıklamasını yaptı.

Akademisyenler ve öğrenciler, kampüsün iki yeni fakülteyi kaldıracak kapasitede olmadığından endişeli. Kimileri bu kararın fakültelere atanacak öğretim üyeleriyle yapılan atamayı desteklemeye yönelik olduğunu savunurken kimileri ise yeni fakültelerin kurulmasının “alanı genişletme” bahanesiyle şimdiki kampüsü ranta açmaya yönelik olduğunu savunuyor.

1980 darbesi sonrasında da Boğaziçi Üniversitesinde Eğitim Fakültesi kurulmuştu.


Rektör Yardımcısı Konumu


Prof. Dr. Melih Bulu, akademisyenlerin rektör yardımcılığı konumunu kabul etmemeleri ve işbirliği yapmayı reddetmeleri nedeniyle rektörlük görevine fiilen başlayamamıştı. Bu durum Fizik bölümünden Prof Dr. Naci İnci'nin rektör yardımcılığı görevini üstlenmesiyle değişti. İnci, kampüste güvenlik görevlileriyle birlikte dolaşmakta ve öğrencilerin "utanmıyor musunuz?" sorularına cevap vermeyi reddetmiş ve henüz bir açıklama yapmamıştır.

Öğrencilerin Talepleri


Öğrenciler yayınladıkları bildiride sıraladıkları talepleri şu şekilde;

  • Hukuksuz yargılanan ve gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılması,

  • Başta Melih Bulu olmak üzere, diğer tüm kayyumları ve yardımcılarını da kabul etmeyeceğimizin bilinmesi ve hepsinin istifası,

  • Kampüsümüzün içinde bulunduğu polis ablukasının kaldırılması ve Boğaziçi Üniversitesi'nin polisten arındırılması,

  • Üniversitelerin özerkliğinin gerekliliği olan Tüm üniversitelerde rektörlük için - üniversite bileşenleri tarafından gerçekleştirilmesi.


12. Cumhurbaşkanına Açık Mektup


6 Şubat tarihinde BÜ Öğrenci Dayanışması Twitter üzerinden "Günlerdir bizleri aracı kanallarla hedef gösteren 12. Cumhurbaşkanına Açık Mektubumuzdur” başlığı ile yayınladığı mesajda "Biz Melih Bulu o koltukta oturdukça protestomuzu boyutlandırarak sürdüreceğiz." diyerek, taleplerinin dinlenmesi ve sorunun çözümü için barışçıl eylemlerine devam edeceklerini belirttiler.

 

Kaynakça


Comments


bottom of page