Bu hafta Müze Kulübümüzde Arter Müzesi’nde bulunan “Dinleyen Gözler İçin” Sergisinin ilk yarısını gezdik. Vehbi Koç Vakfına bağlı bir kurum olarak 2010 yılında açılan Arter, vakfın 50. kuruluş yıldönümünü kutladığı 2019 yılında, Dolapdere’deki yeni binasına taşındı. Arter Koleksiyonundan oluşturulan sergide ise 23 eser bulunuyor. Eserlerin çoğunun müzikle alakalı olduğu dikkat çekiyor. John Cage’in “mutlak bir sessizliğin imkansızlığına” odaklanan anlayışının izinden giden sergi, ziyaretçileri galeri alanına hakim olan sessizliğin içinden yükselen “sesleri” duymaya davet ediyor. Sessiz ve sesli eserlerin bir arada bulunması, gerçeklik ve hayal gücü arasında bir bağ kurmayı hedefliyor.
Sergide Joseph Beuys, Barbara Bloom, John Cage, Hennig Christiansen gibi “Avangard” sanat akımının önde gelen sanatçılarının müzkile bağlantılı eserlerine rastlamak mümkün.
Joseph Beuys - Klavier Oxygen
Sağlık sorunları nedeniyle seyahat edemeyen Beuys, konser boyunca yönlendirmelerini bir telefon
aracılığıyla vermeyi önerir. Piyanonun üzerine yerleştirilen telefon bir hoparlöre bağlanmıştır. Yapıt pedalları çıkarılmış bir piyano, bir telefon, bisiklet lastiğine bağlanmış bir oksijen tüpü ve Beuys’ün konser sırasında yazdırdığı bir cümleyi içeren yeşil renkli bir tahtadan oluşur. Tahtada “Yeteneğin doğrudan sonucu olmaktan özgürleştirmeyi bekleyen bir sanat yapıtını, layıkı ile
tasvir edebilmek için öncelikle aracının kendisinin özgür olması
icap eder.” yazar
Joseph Beuys - Lahana Turşusu Partisyonu
Beuys’ün Berlin Sanat Akademisi’nde
gerçekleştirdiği “Seni özgür kılmayı deniyorum” konserinde ortaya çıkar. Üzerine bırakılan lahana turşularıyla kaplı bir nota standıdır. Kısıtlayıcı geleneklerle tanımlı icra biçimlerinin ötesinde, yaşamın, gündelik olanın sesinin, müziğinin duyulabilmesi veya icat edilebilmesi ile ilgili okumaları davet eder.
Barbara Bloom - Kusursuz Bir Mavi Gökyüzü Altında
Fotoğraf, dijital baskı ve özel olarak dokunmuş halılardan oluşan bu yapıtlarında sanatçı, metinleri Braille
alfabesiyle yazarak işin bir bütün
olarak deneyimlenmesiyle ilgili bir
kısıt yaratır. Körler alfabeyi söküp
metni okuyabilecekken yapıtın görsel
boyutuna ulaşamayacak, görebilenler ise yapıtın görsel boyutuna ulaşabilecekken Braille
alfabesiyle yazılmış olan harfleri okuyamayacaklar. Yazılar ise edebiyat ve düşünce tarihinin önde gelen isimlerinin yapıtlarından alınmış.
John Cage - Déreau #31
Henry David Thoreau hem doğaya ve modern yaşama yönelik tavrı ve yazdıkları ile hem de sivil itaatsizlik fikrine dayalı siyasal düşünceleriyle Cage’in ilham aldığı yazarlar arasında yer alır.
Thoreau, doğanın ve aşkın manevi yasaları olduğunu düşünür ve şiir, yazı ve desenlerinde bu yasaların izini sürer. Déreau serisi toplam otuz sekiz parçadan oluşur ve her parça iki baskıyı içerir. Cage bu baskılarda “Déerau”nun desenlerini müziğin diliyle ilişkilendirerek tekrar görünür hale getirir.
John Cage - Partisyonsuz Beste; On İki Haiku
Cage bu çalışmasında, klasik müzik nota
yazımını Japon Haikularının biçimsel kurallarına göre yeniden düzenler. Partisyonsuz Beste, John Cage’in
müziğin, müzik yazısının, notasyonun görsel olanaklarını keşfe çıktığı yapıtlarının ilk örneklerinden olması bakımından öne çıkar.
Henning Christansen - Yaşasın Müzik
Yaşasın müzik isimli yapıtı, sarı bir arka plan üzerinde, kırmızı renkte, neredeyse aynı boyutlarda ve parmak biçimini andıran dört çıkıntıya yer verir. Sanatçının ortaya yerleştirdiği mezura parçası, bu çıkıntılar arasındaki mesafeleri ve soldan sağa kısalmakta olan boyları arasındaki farkları belirginleştirmeye yarar. Ayrıca kompozisyon, sağ taraftan mezuraya dolanan, bir müzik işaretini çağrıştıran spiral bir şekil de içerir. Christiansen’e göre, Görsel formlar ve işitsel formlar arasında bir karşılıklılık, gözden kulağa ya
da kulaktan göze uzanan son derece yalın bir yol vardır.
Osman Dinç - Ahlat Ağacına Anıt
Yaşasın müzik isimli yapıtı, sarı bir arka
plan üzerinde, kırmızı renkte, neredeyse aynı boyutlarda ve parmak biçimini andıran dört çıkıntıya yer verir. Sanatçının ortaya yerleştirdiği mezura parçası, bu çıkıntılar arasındaki mesafeleri ve soldan sağa kısalmakta olan boyları arasındaki farkları belirginleştirmeye yarar. Ayrıca
kompozisyon, sağ taraftan mezuraya dolanan, bir müzik işaretini çağrıştıran spiral bir şekil de içerir. Christiansen’e göre, Görsel formlar ve işitsel formlar arasında bir karşılıklılık, gözden kulağa ya da kulaktan göze uzanan son derece yalın bir yol vardır.
Hrein Fridfinnsson - Asılı
Sanatçının form, kompozisyon,
geometri, tekrar ve yansımaya ilişkin fikirlerini ortaya koyan asılı isimli yapıtı, profesyonel ressamların boyayı ve renkleri karıştırmak için kullandıkları çubuklardan oluşan bir heykeldir. Bu boyalı çubuklar kendi içlerinde rastlantısallığı içerirler, zira farklı ressamların atölyelerinde son derece basit ve pratik ve gerekçe ile tercih ve şansın karışımı ile oluşmuş ve daha sonra Fridfinnsson tarafından toplanmışlardır. Her biri diğerinden biraz daha farklı bir renk kombinasyonu ile boyanmış çubuklar, yapıtı alan veya sergileyen kişi tarafından kararlaştırılan bir düzende, şaşırtmalı diziler halinde, boyalı kısımları aşağıya gelecekşekilde bir duvara tutturulur. Böylelikle çubukların boya karıştırma işleri görsel bir forma, bakılabilecek bir nesneye dönüşür. Yapıt, uzaktan bakıldığında, havada asılı duran çubuklardan oluşuyormuş gibi bir illüzyon yaratır.
Dick Higgins - Albüm Sayfası
Müzikal bir grafiği sembolize eder.
Sanatçının grafikle gösterilen nota partisyonlarını kullanarak ürettiği bestelerini sunar. Performansı ve müziği geleneksel araçlara başvurmadan notaya dökmeye çalışarak en zor Fluxus deneylerinden birini gerçekleştirmiştir. Hem müzikle hem de görsel sanatlarla bağlantısı olan bu müzikal grafikler,, tek ve geri kalan kısmı boş bir nota kağıdı üzerinde kırmızı oklarla
oluşturulmuş bir “ses imgesi”ni andırır. Higgins aynı zamanda eski harita şablonlarında da benzer çalışmalar üretmiştir. Bu yapıtlar, nasıl çalınacağı gibi talimatlar eklenerek, müzikal sanatçı kitapları olarak derlenmiştir.
-İlknaz Kocabeyoğlu
Comments