Geçtiğimiz aylarda Gaziantep’te küçük bir çocuğa pitbull saldırısı sonucu hayati tehlikeye ulaşan yaralanma sonrasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndan sokak hayvanları ve beslenmesi, üretilmesi, satılması vb. tehlike arz eden hayvanlarla ilgili 81 ile genelge gönderilmişti.
Gönderilen genelgeye göre belediyeler 7/24 esasıyla denetim yapacak ve sahipsiz hayvanlar barınaklara götürülecek. Peki son zamanlarda sokaklarda görülen “tehlikeli ırk” köpeklerin sayısının artışının ardında yatan sebep ne? Geçtiğimiz temmuz ayında Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle 5199 sayılı Kanun uyarınca ‘tehlikeli ırk’ olarak nitelenen köpek türlerinin kısırlaştırma ve çip taktırma işlemleri için verilen tarih 14 Ocak’ta doldu. Özellikle ülkenin de ekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda ve bu işlemlerin minimum 2 bin lira ettiği bunun da birkaç ay önceye kadar asgari maaşa eşit olduğu düşünülürse gerek maddi gerekse başka gerekçeler sebebiyle bunu yaptırmayan ve cezası olan 11 bin lirayı da ödemek istemeyen kişiler bir kaçış yolu olarak hayvanlarını sokaklara terk etti. Ayrıca yaşı henüz kısırlaştırmaya uygun olmayan köpeklerin de buna mecburi bırakılması sonucu ölümler de yaşandı.
Veteriner Hekimleri Derneği Genel Başkanı Dr. Gülay Ertürk, düzenlemenin baştan "ölü doğduğunun" altını çizdi. ‘Yasaklı ırk’ düzenlemesini doğru bulmadıklarını, bu konudaki görüşlerini düzenleme öncesi ve sırasında dile getirdiklerini vurgulayan Ertürk, verilen altı aylık sürenin de kısa olduğunu belirtip ek süre talebinde bulunulduğunu, ancak bunun da dikkate alınmadığını anlattı.
Peki sokak hayvanları toplandıktan sonra götürüldükleri barınaklarda onları ne bekliyor? Çoğu hayvansever sürecin gidişatından şikayetçi. Türkiye’de kurulan ilk barınağın Alibeyköy’de bir mezbahanın onarılması ve biraz düzenlenmesi sonucu oluşmuş olması göz önünde bulundurulduğunda, ülkemizde barınakların ilk kuruldukları zamandan beri gerektiği değeri görmediği ortada. Şu anda ülkenin pek çok yerinde bulunan hayvan barınaklarında çeşitli sebeplerden ötürü çoğu hayvanın öldüğü ve hatta yetkililerce kasıtlı olarak öldürülüp cesetlerinin ormanlık alanlara veya yol kenarlarına bırakıldığı iddiaları gün geçtikçe artıyor. Ayrıca çok fazla sayıda hayvanın aynı yerde tutulması yüzünden köpeklerin birbirlerine saldırdığı, çok az besin ve kulübe sağlandığı söyleniyor.
Bu olaylara bir örnek ise Bolu Gerede Hayvan Barınağı. Geçtiğimiz hafta hayvanseverler tarafından kaydedilen görüntüler yürekli sızlatmıştı ve belki de pek çoğumuza insanlığımızı sorgulattı. Bolu Valiliğinden gelen yeni açıklamaya göre hayvan barınağının durumunda iyileştirmeler yapılacak ve durum valilik tarafından takip edilecek.
Tartışma yaratan bir başka konu ise Karabağlar Belediyesinin krematoryum kararı. Ölen hayvanları gömecek yer bulmakta sıkıntı yaşadıklarını belirten belediye bu yüzden hayvanların cesetlerini yakma yoluna başvurdu. Hayvanseverler bu olayın bile başlı başına barınaklarda ölen hayvan sayısının ne kadar fazla olduğunun kanıtı niteliğinde olduğunu belirtti.
Alınan kararın her ne kadar insanların güvenliği ve hayvanların iyiliği gözetilerek alınmış olduğunu bilsek de sürecin daha planlı ve programlı bir şekilde yürütülmesinin oluşan sorunları ve ölümleri ortadan kaldıracağına inanıyoruz. Hayvan barınakları kurup onların iyiliğini sağlamaya çalışırken en temel haklarından mahrum bırakmak kabul edilemez.
Kaynakça:
Comments