top of page
  • Birden Fazla Yazar

Mezun Röportajları - Johns Hopkins Moleküler Biyoloji Öğrencisi Mete Mülazımlıoğlu


Mete Mülazımoğlu

(Johns Hopkins 2. Sınıf Öğrencisi, Moleküler Biyoloji Bölümü)


Üsküdar Amerikan Lisesinden kaç senesinde mezun oldun, sonrasında hangi üniversiteye gittin?

Üsküdar Amerikan Lisesinden 2019 senesinde mezun oldum ve şu anda Johns Hopkins Üniversitesinde 2. sınıftayım.


Neden genetik mühendisi olmak istedin, Üsküdar Amerikan bu seçiminde nasıl bir rol oynadı?

Genetik mühendisi olmayı ben çocukluğumdan beri istiyordum. 3. - 4. sınıfta genler üzerine çalışmak istediğimden emindim. Zamanla ortaokul ve Üsküdar Amerikan’da genetiğin nasıl bir şey olduğunu öğrendim. Genetik hakkında daha fazla bilgi edindim ve genetiği gerçekten sevip sevmediğime karar verdim, gerçekten de seviyormuşum. O yüzden genetik alanında devam etmek istedim.


IB veya AP’den hangisini seçtin, seçiminin doğru olduğunu düşünüyor musun ve sana katkıları neler oldu?

Ben AP yaptım. İyi ki de AP seçmişim diyorum çünkü IB seçen arkadaşlarım ne kadar zorlandıklarından bahsettiler ve IB seçmediğim için hiçbir dezavantajla karşılaşmadım. İyi ki de IB seçmemişim çünkü AP benim için daha uygundu, IB müfredatı benim için çok uygun değildi. İçinde istediğim dersler vardı istemediğim dersler vardı halbuki AP normal MEB müfredatı artı AP dersleri olduğu için benim için gayet güzeldi. Hiçbir sıkıntı olmadı, iyi ki de AP seçmişim.


AP’de hangi dersleri aldın ve sosyal aktivite olarak neler yaptın?

AP’de 11. sınıfta AP Calculus AB ve AP Physics C: Mechanics derslerini aldım ve sınavlarına girdim, 12. sınıfta da AP Calculus BC dersini aldım fakat sınavına girmedim. Kulüpler açısından satranç oynuyordum, satranç kulübünün başkanıydım. 11. sınıfa kadar frizbi oynuyordum sonrasında frizbi kulübünü bırakmak zorunda kaldım. Spor yapıyordum, özellikle 12. sınıfta yoğun bir şekilde spor yapmaya başladım.


Üsküdar Amerikanın sana kattığı beceriler üniversite hayatında sana nasıl katkı sağlıyor?

Bu o kadar güzel bir soru ki. Mümkün olan her fırsatta ben zaten bu soruyu kendi kendime cevaplıyorum. Üsküdar Amerikandayken okulun size neler kattığının farkında olmuyorsunuz çünkü sizi devamlı zorluyorlar. Nasıl balık suyun içindeyken suda olduğunu farketmez, bunu ancak sudan çıkınca fark ederse, benim için de aynen böyle oldu. Geldim buraya bir baktım buradaki çocuklar 3 sene 4 sene okumuşlar. Kimyayı 1 sene, maksimum 2 sene görmüşler, ben orada kimyayı 4 sene boyunca görmüşüm, buradakiler benimle yarışmaya çalışıyorlar. Geçen sene, 1. sınıfta Intro to Chemistry 1 ve Chemistry 2 diye iki tane ders var ve bütün STEM majorları için bu ders zorunlu. Benim arkadaşlarım da aldı ve bizim 9. - 10. sınıfta yaptığımız şeyleri burada 1. sene gördük. O kadar kolaydı ki ben neredeyse hiç çalışmıyordum, en fazla 1 saat ya bakıyordum ya bakmıyordum ve hepsinden 90 üstü aldım. Benim Amerikalı arkadaşlarım çok fazla çalışıyorlardı, birinin ilk sınav için 1 hafta çalıştığını hatırlıyorum ve ben 95 alırken o 60 aldı. Bu sınavdan kalan arkadaşlarım bile oldu. Özellikle kimyada lisemin çok faydasını gördüm. Biz lisede laboratuvar dersleri yaparken üniversitede hiç laboratuvar deneyimi olmayan arkadaşlarım oldu. Geçen senenin 2. Döneminde genetik aldım, geçen dönem moleküler biyoloji aldım, şimdi cell biology diye bir ders alıyorum. Geçen seneki ve geçen dönemki o iki derste gayet rahattım çünkü sadece bizim öğrendiklerimizin üzerine bir şeyler koydular ki bu da o kadar zor olmadı. İyi ki Üsküdar Amerikana gitmişim diyorum.


Sence yurt dışında okumanın farklılıkları, avantajları ve dezavantajları neler?

Liseyle üniversiteyi karşılaştıracak olursam, burada (yurt dışında) benim gördüğüm tarafıyla dersler sadece teorik anlatıma dayanmıyor, öğrendiğimiz şeyleri gerçek hayatta nasıl kullanabileceğimizi de öğretiyorlar, o benim için çok değerli. Matematik olsun biyoloji olsun gerçek hayattan o kadar fazla örnek veriyorlar ki. Bizim derslerimizin içinde her zaman deneyler oluyor. Ayrıca burada, en azından benim okulumda, çok fazla “research” var, herkes bir şeyler araştırıyor, 4 sene okuyayım bitsin diyen yok. Zaten moleküler biyoloji major’ı için 2 tane “research” yapman gerekiyor zorunlu olarak. Onun dışında buranın en güzel şeyi insanların çalışıp çalışmamasından çok herkesin konusunu bilmesi. Herkes zeki, ne yaptığını biliyor. Herkesin her konuda bilgisi var ve uzmanlıkları dışında her konuda konuşabiliyorlar. Kimseye, hiçbir tanıdığıma, ki okulun her yerinden arkadaşlarım var, “bu çocuk da salakmış diyemem”. Dezavantaj olarak da aklıma bir şey gelmedi, her şeyinden çok memnunum okulumu seviyorum gerçekten.


Genetik okumayı düşünenlere tavsiyelerin neler?

Öncelikle gerçekten genetik okumak isteyip istemediklerini iyi bilmeleri lazım. Buna ne kadar erken karar verilirse o kadar iyi olur. Ayrıca genetik dediğiniz şey çok büyük bir alan, genetik hakkında ne yapacaksınız? Laboratuvara girip çalışacak mısınız, bilgisayar başında analiz mi yapacaksınız, onlarıdan ayrı olarak “business” alanına mı geçeceksiniz onu kafalarında kurmaları lazım. Bunlara da staj yapmadan karar vermesinler. Ben mesela ilk başta laboratuvar istiyorken iki tane laboratuvar stajı yaptıktan sonra bu kararımdan vazgeçtim. Bunu da kesinlikle kötülemek için söylemiyorum, sadece bana göre değil. Benim iki stajım da gayet eğlenceli geçti ve çok şey öğrendim, çok değerli tecrübeler kazandım. Ben daha “bioinformatics” kısmına yöneliyorum, data analizi gibi.


Şu anki deneyiminle lise hayatında neleri farklı yapardın?

Hiçbir şeyi farklı yapmazdım, her şeyi aynı yapardım çünkü lise hayatımda yaptığım yanlışlar beni bugüne getirdi. Eğer ben o yanlışları orada yapmasaydım, şimdi burada o tecrübelere sahip olamazdım. Belki o yanlışlar bana lisede 1 zarar verdi, ama burada yapsam belki de 5 zarar verecek. O yüzden o yanlışları önceden yapıp orada öğrenmek çok kıymetli.


-Nehir Elkin & Arda Büyükmorova

Comments


bottom of page