top of page
Back Logo (Clean, White).png
  • Yazarın fotoğrafıThe Üsküdar Claw Editorial Board

Kadın, Yaşam, Özgürlük - İran'da Mahsa (Jina) Amini Protestoları

Tahran’a ziyareti sırasında başörtüsünü kanun standartlarına göre takmadığı için ahlak polisleri tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini, 16 Eylül 2022’de hayatını kaybetti. Amini’nin şüpheli koşullar altında gerçekleşen ölümünü, ülke çapında gerçekleşen protestolar takip etti. Gün geçtikçe yayılan bu protestolar karşısında İran hükümeti çözümü askeri müdahalede buldu. Orta Doğu’nun kadın haklarına karşı yaklaşımını değiştirmesi muhtemel olan bu olayları tam anlamıyla anlayabilmek için protestoların sebebini, gidişatını ve olası sonuçlarına bakmak gerekir.


İran’ın Kürdistan vilayetinde bulunan Saqqez şehri asıllı Mahsa - veya etnik ismiyle Jina - Amini’nin etnik kimliği protestoların vurgulanan bir parçasıdır. Bunun sebebi, İran’ın etnokültürel heterojenliğinden kaynaklanan çatışmalar ve gerginliklerdir: ülkenin çoğunluğu, %61’i, fars; %16’sı Azeri ve %10’u Kürt kökenlidir (2016 CIA World Factbook). Tarihi boyunca etnik çatışmalara sahne olan İran’ın “yüce rehberlik” (dini liderlik) ve cumhurbaşkanlık makamları genellikle Şii Fars ve Azeri yöneticiler tarafından doldurulmuş, Sünni kürt azınlık ise dini ve kültürel farklılıklarından dolayı siyasi mecradan uzak bırakılmıştır. Ek olarak, Kuzeybatı ve Kuzeydoğu İran’ın çoğunluğunu oluşturan kürtler, bu bölgelerde otonom özyönetim hakkı için hem Pehlevi hem de Khomeini yönetimleri ile çatışmıştır. Özellikle Khomeini yönetiminin Şii İslam odaklı teokratik devlet yapısına karşı otonom özyönetim talebi son 50 yılda artmış olsa da devletin sert baskısı nedeniyle herhangi bir kalıcı hareket oluşamamıştır. Onyıllarca süregelen etnik-dini çatışmaların temelini oluşturduğu bu siyasi gerilimler, böylece Amini protestoları ile doruk noktasına ulaştı.


Ancak, Amini protestolarının dünya çapında bu kadar yankı uyandırmasının temel sebebi, konunun etnisite başlığının ötesine geçerek, kadın hakları teması altında küreselleşmesi oldu. İran’ın teokratik rejimi, Khomeini yönetimi altında, şeriat kanunlarına sıkıca bağlı prensipler üzerinde kurulmuştur. Bu nedenle, 1979 itibariyle kadınların hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlandı; yeni kılık-kıyafet, eğitim, meslek ve hukuk kanunları ile kadınların toplum içerisindeki rolü sınırlandırıldı. Fakat, hükümetten hükümete göre bu yasaların geçerliliği değişiklik göstermiştir. Ahmadinajad ve Raisi gibi muhafazakar cumhurbaşkanları şeriat temelli kurallara bağlılığı sürdüren yöneticilerden olmuşlardır. Amini’nin 13 Eylül’de Tahran ahlak polisleri tarafından tutuklanmasına yol açan, 15 Ağustos 2022’de kadın kılık-kıyafet kurallarına ilişkin yasa da, Raisi hükümeti yönetiminde çıkarılmıştır. Bu yasanın çıkarılmasından önce de 28 yaşında bir yazar olan Sepideh Rashnu, Amini’ye benzer bir şekilde, başörtüsünü “kurallara uygun” bir şekilde takmadığı için 16 Temmuz 2022’de tutuklanmış ve birkaç gün sonra iç kanama nedeniyle hastaneye kaldırılmıştır. Amini vakasında olduğu gibi devlet, görgü tanıklarının ifadelerine rağmen Rashnu’ya hiçbir şekilde dokunulmadığını öne sürdü. Amini, Rashnu ve 1979’dan beri Şeria kanunlara uymadığı için tutuklanmış, işkence görmüş ve idam edilmiş yüzlerce kadının hatırasıyla güçlenen protestolar, uluslararası boyutta destek görüyor. İran’daki hareketle dayanışma içinde olduğunu göstermek için pek çok ünlü saçlarını kesmeye başlamıştır. Devlete başkaldıran kadınlar tarafından İran’da başlatılan bu direniş hareketi, Türkiye’de Melek Mosso, Fransa’da Marion Cotillard ve Juliette Binoche gibi birçok ünlü isim tarafından tekrar edildi. Fakat birçok kişi de bu sanatçıları, eylemlerinin sosyal medya odaklı olduğunu ve gerçek bir destek ifade etmediğini iddia ederek eleştirmiştir.

Bu yazının çıktığı tarihte gösteriler halen şiddetle devam etmekte. İran’ın sıkı medya yasakları nedeniyle ülkede uluslararası haber ajansları serbest bir şekilde çalışamamakta ve bu yüzden protestoların ne durumda olduğu yalnızca halkın sosyal medya paylaşımları üzerinden takip edilebiliyor. Instagram, Twitter, Facebook ve TikTok gibi sosyal medya ağlarından paylaşılanlara bakıldığında protestocular - İran tarihinde bir ilk olacak şekilde - seslerini küresel boyutta duyurabildiler. Tahran'dan ve Meşhed’den gelen görüntülere göre başörtüsü takma zorunluluğu fiilen kalkmış, ahlak polisleri ise kendilerine karşı biriken yoğun halk tepkisi nedeniyle güçlerini kaybetmiştir. Eylül ortasında başlayan protestolar nedeniyle bugüne kadar en az 367 ölü ve 1,160 yaralı olduğu tahmin edilmektedir. İran’ın devlet raporlarına göre protestocuların ortalama yaşının 15 ile 17 arasında olduğu hesaba katılınca çizilen tablo çok daha vahim bir görüntü almakta.


Fakat, bu olumsuzluklar protestocuların umudunu kırmıyor. Amini gösterileri, Pehlevi rejimini alaşağı eden 1979 devrimiyle paralel güçte ilerliyor (The Economist). İran nüfusunun büyük bir kısmını tek çatı altında toplayan, kadınlar için yaşam ölüm meselesi haline gelen bu protestolarda artık geri adım atılamaz bir noktaya gelindiğinin hem hükümet hem de halk farkında. Özellikle yeni onaylanan idam cezalarıyla İran’ın devrim yoluna sokulduğunu söylemek yerinde bir çıkarım olacaktır. Ancak, üstte bahsedilen The Economist, İran rejiminin güncel olaylar karşısındaki dayanıklılığını tartıştığı sayısında, vurguladığı üzere İran’daki protestocuların başarılı bir devrim gerçekleştirmesi için 4 önemli faktör gerekli: 1) halkı arkasında birleştirebilecek bir lider, 2) protestoların uzaması durumunda dayanıklılık, 3) Khamenei ve Raisi tarafından hatalı manevralar ve 4) uluslararası boyutta gelecek nesnel destek. Şiddetli polis tepkisinin ve idam cezalarının 3. faktörü yerine getirdiği, protestoların daha da alev almasıyla gözler önüne serildi. Lakin, diğer faktörlerin getirilip getirlemeyeceği, getirilirse de ne zaman ve nasıl getirleceği ancak zaman geçtikçe belli olacaktır.

İran’daki belirsizlik karşısında UAA Claw gazetesi olarak durumları yakından takip ediyor olacağız. Komşu ülkemizde gelişen bu korkutucu olaylar karşısında kadın haklarının toplumsal önemini tekrardan görmüş olduk. Koşulsuz olarak savunmamız gereken bu değerlerimizin yokluğunda ne gibi olayların gelişebileceğini artık hayal etmemize gerek kalmadı; haberleri takip etmemiz yeterli. Kadın hakları için savaşmış bir ülkenin öğrencileri olarak şahit olduğumuz, çağın gerisinde faaliyetlerin bilincinde olmalıyız ve uğrunda büyük bir savaş verilmiş haklarımıza cesaretle ve bilgiyle sahip çıkmalıyız.


NOT: Bu yazının içeriği değişenkendir ve 11 Kasım 2022'ye kadarki haberlere, bilgilere göre yazılmıştır. Baş editörler önümüzdeki süreçte her Cuma bu yazıyı yeni gelişmelere göre güncelliyor olacak.

 

Kaynakça:

Comments


bottom of page