top of page
  • Ayşe Doğa Özbek

Kötüleşen Konu: Küresel Isınma!

Hepimiz küresel ısınmadan haberdarız. Protestolar, kampanyalar, “hashtag”ler, belgeseller… Hiçbirimizin de kötü bir amacı yok, değil mi? Hepimiz duşumuzu olabildiğince uzatmamaya, araba kullanmak yerine yürümeye veya toplu taşıma kullanmaya, “geri dönüşüm” yapmaya çalışıyoruz. Ortalama bir dünya vatandaşı olarak da daha fazla yapabileceğimiz bir şey yok zaten! Peki tüm bu yaptıklarımız ve bilinçlendirme çalışmaları bir sonuca ulaşıyor mu? Bu kış İstanbul’da kar beklerken, maalesef hava soğuk bile gelmedi. Ağaçlar yapraklarını döksün mü, çiçekler kapansın mı bilemediler! Buna ek olarak zaten 2022 yazı da oldukça sıcak geçmişti. Küresel ısınma bilimsel bir gözlemden çıkıp günlük yaşamın konusu olmaya başladı. Peki ne oluyor böyle? Niye tüm yapılanlar bir sonuca varmıyor? 2030 veya 2050 tarihine kadar dünya istenilen duruma getirilebilecek mi? Küresel ısınma için artık bir çözüm yok mu? Bu yazıda, tüm insanlar küresel ısınmadan bahsetse bile, niye dünyanın daha kötüye gittiğini, sorunun çözülebilirliğini ve etkili çözüm yollarını araştıracağız…


Küresel Isınma nedir?

Küresel ısınma, dünyada denge sağlayacak seviyedeki sera gazlarının karbondioksit, karbonmonoksit ve benzeri gazların özellikle insan aktiviteleri sonucunda salınması nedeniyle artması ve bunların da dünya yüzeyinden yansıyan güneş ışınlarını ve radyasyonu emmesi sonucunda dünyanın ortalama sıcaklığının artmasıdır. Bu nedenle zaman içerisinde kışlar daha kısa ve ılık, yazlar ise daha sıcak olacaktır. Aynı zamanda kışların bazı yerlerde nasıl normalden daha soğuk geçeceği hakkında araştırmalar da mevcut. (Bkz. How Climate Change Is Making Winters Colder)



İklim krizinin çözülebilirliği

Peki neden oluyor bu küresel ısınma? Hepimizin bildiği üzere fabrikada salınan filtrelenmemiş gazlar, egzoz dumanı, ormansızlaşma, çöplerin yakılması, yenilenemeyen enerji kaynakları gibi sebepler var. Fakat bunlar buzdağının görünen yüzeyi… Maalesef ilkokulda öğrendiğimiz gibi, ağaç dikelim, çöpümüzü yere atmayalım gibi bireysel çözümler bir işe yaramıyor. Dünyadaki tüm insanların, şirketlerin, devletlerin bu “kurallara” uyması gerekiyor. E bu kadar kolay kurallara uyabilirler, hiç zor değiller ki! Zaten uymak da isterler herhalde sonuçta söz konusu dünyamız. Ama maalesef işler böyle gitmiyor. Dünyada hepinizin bildiği üzere öyle sistemler, öyle insanlar var ki bu sorun çözümsüz gibi geliyor. Bunlara ek olarak Paris Antlaşmasından, Birleşmiş Milletler Bin Yıl Hedeflerine kadar sırf göz boyamak için yapılmış gibi görünen bir sürü anlaşma, hedef var. Bu tür uluslararası anlaşmalara ek olarak kurumsal, ülkesel hedefler de var. Peki herkes hedef koyuyor da sonuç yok? Büyük olasılıkla da olmayacak. Fakat hemen karamsarlığa kapılmayalım. Dünyayı değiştirmek isteyen bir o kadar da iyi insan, topluluk var! Bu yazıda ben size kendi gözümden ve anlama seviyemden küresel ısınmanın çözüm yolunu aktaracağım. İyi okumalar diliyorum…


Nedenler

Dünyadaki tüm sorunların neredeyse tek sebebi olan para, küresel ısınmanın da en büyük sebeplerinden biridir. Biliyorsunuz, ülkemizde oldukça popüler bir hobi olan ve (siyasete girmeyeceğim) genellikle müteahhitler tarafından yapılan “ağaçları kesme ve hiç kimsenin yaşamadığı evler yapma” sanatı para için yapılan fakat dünyamıza en büyük zararları olan “sanatlardan” biridir. Burada para “güçlü”nün yanında olanlara aktarılıyor böylece o kişiler de parayı aldıkları kişi gibi “güçlü” oluyorlar. Peki bu “güç” nasıl oluyor? Zaten anlamışsınızdır, parayla! Yani zenginler daha da zenginleşiyor, fakirler daha da fakirleşiyor. Bu çark da böyle devam ediyor! Bu çark devam ederken ormanlarımız, kaynaklarımız, güzel dünyamız daha da tüketiliyor, yok ediliyor… Para konusu altında ikinci olarak da plastiğin geri dönüşümünden bahsedeceğim. Bildiğiniz üzere plastik, karton, metal gibi maddeleri ayırıp, geri dönüştürme kutularına atıyoruz. Bilinene göre geri dönüşüm bu maddelerin tekrar kullanımına yönelik bir daha işlemden geçirilmesi ve bunların bir daha kullanılmasıdır. Fakat ne yazık ki plastik için gerçek bu değildir. Yoğun bir şekilde kullanılan plastiğin zararlarının 60’lı yıllarda insanlar tarafından öğrenilmesi sonucunda insanların duygularını dindirecek bir arayışa giren şirketler, geri dönüşüm fikriyle ortaya gelmiştir. Tabii ki geri dönüşüm tamamen yalan değildir. Hatta 1800’lerde keşfedilmiştir fakat yoğun üretime dayalı dünyamızda plastik için bildiğimiz geri dönüşüm “gerçek geri dönüşüm” değildir. Bilinenin aksine plastiklerin yüzde 97’si geri dönüştürülemiyor, geri dönüştürülebilenler ise kalitesi düştüğü için sadece bir kere geri dönüştürülebiliyor. Evet, burada şirketlerin para kaybetmemek için attıkları yalanlardan birini görüyoruz. Peki niye şirketler ve devletler hep para kazanmak istiyorlar? Para kazanmak refah seviyesini arttırır mı? İlk önce toplumsal kalkınma nelerden oluşur buna bakalım.


“Sosyal İlerleme Endeksi” toplumsal kalkınmayı genel olarak üç dala ayırıyor: temel ihtiyaçların giderilmesi (yemek, ev vb.); modern, huzurlu bir insan olmaları için temeller (temel eğitim, sağlık, sürdürülebilir bir çevre vb.); bunları arttırmak, daha iyi bir insan olmak için imkanlar (özgür düşünce, gelişmiş eğitim imkanı, adalet vb.). Bu ad altında yapılan bir grafikte Rusya, Çin gibi ülkelerde “GDP per capita” adı verilen kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla yüksek bir seviyedeyken sosyal ilerleme seviyesi istenilenin altındadır. Fakat Costa Rica, Yeni Zelanda ve bazı ülkelerde sosyal ilerleme seviyesi ortalamanın üzerindeyken kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla oldukça ortalama bir yerdedir. Bu da bize gösteriyor ki toplumsal olarak gelişmiş olmak demek zengin olmak demek değildir. Peki diyelim ki sosyal ilerlemeyi öncelik olarak alıyoruz, yine de daha çok zenginleşmek daha çok sosyal ilerlemeyi sağlamaz mı? Hayır. Bunu, TED’de Michael Green’in yaptığı konuşmada verdiği örnek ile açıklayacağım: Ortalama Sosyal İlerlemesi 61 olan ve Kişi Başına Düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasılası ortalama olarak 14.000 dolar olan 2015 yılından, Kişi Başına Düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasılası ortalama olarak 23.000 olması tahmin edilen 2030 yılına kadar Sosyal İlerleme ancak 62.4’e yükselmektedir. Bu, yapılan hedefler düşünüldüğünde gerçekten düşük bir ilerlemedir. Kısaca para, insanlığın ve insanların daha da mutlu olmasını sağlamayacak! Peki niye şirketler ve birçok devlet para kazanmak istiyor? Her zamanki gibi bireysel olarak daha çok para kazanmak, bireysel olarak üste çıkmak ve daha da çok kazanmak için… Tam burada kapitalizm üzerine konuşmak isterdim fakat kapitalizm konusunda derin bir bilgim yok ve açıkçası araştırmanın ve yazmanın vakit alacağını düşündüğüm ve sizi de okuyucu olarak sıkmak istemediğim için bu konuyu çok yüzeysel olarak ele alacağım. Bildiğiniz üzere tüketim çağında yaşıyoruz. Daha çok üretiliyor, olabildiğince tüketiliyor, kalan da atılıyor. Bu, hem dijital olarak yaşanıyor hem de fiziksel olarak yaşanıyor. Her ne kadar bu, insanlara ve dünyaya zararlı olsa bile çok kârlı bir yol. İnsanların daha çok tüketmesi için algı oyunlarından, haber manipülasyonuna kadar her şey yapılıyor. Maalesef tüketim yollu para odaklı dünyamızda iş böyle devam ettikçe “dünyayı bir süreliğine düzeltmiş” gibi görünsek bile uzun vadede kötüleşmemiz devam edecek de ediyor da. Tüm bu para işlerine ek olarak birçok insanın küresel bir hareket başlatılsa bile bireysel olarak bir harekette bulunacak enerjisi, bilgisi, imkanı yok. İlk olarak dünyada büyük bir bölüm yoksulluk, hastalık, besin imkansızlığından dolayı; kısaca yaşam zorluğundan dolayı haklı olarak küresel ısınmayı öncelik olarak alamıyorlar. İmkanı olan birçok insan, küresel ısınma, iklim değişikliğinden bile habersiz. Bazıları ise bunun gerçek olmadığını savunuyor. Gerçek olduğunu bilenlerden birçok insan artık yapacak bir şey olmadığını düşünüyor. Yapılabilecek bir şey olduğunu düşünenler de ne yapacağını bilmiyor. Böylece eğitimsizlik ve yaşam zorluğu da insanların harekete geçmemesinin sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Devam ediyorum, küresel ısınma konusunda ne yapacağını bilenler ise bireysel olarak yaptıkları eylemlerin bir sonuca varamayacağını görüyorlar. Tüm bunlara ek olarak her ne kadar insanlar küresel ısınma ve benzeri konuları duysalar bile sanki bir masalmış gibi hissediyorlar. Düşünün, ben ve siz de öyleyiz. Pazartesi gününe yapacağımız ödevi duyarken adrenalin salgılayan vücudumuz, her küresel ısınma konusu açıldığında uyuklama moduna geçiyor! Çünkü küresel ısınma, çocukluğumuzdan beri duyduğumuz ve artık içsellediğimiz konu… Maalesef tüm dünya, psikolojik olarak küresel ısınmaya her şey artık çok geç olduğu zaman çözüm bulmaya çalışacak çünkü şu an küresel ısınma hala o kadar yıkıcı değil ve başka bir sürü dünya sorunu var. Biz de büyük göreve geçmek yerine küçük işlerin arasında kaybolmayı tercih ediyoruz… Kısaca bireysel olarak yaşadığımız erteleme hastalığını küresel bir şekilde yaşıyoruz!


Çözümler

Artık sorunlarımızı tespit ettikten sonra çözüm yollarını aramaya başlayabiliriz. Sonuçta önceki yazımda da söylediğim gibi dertlenmek değil, sorunu anlayıp çözüm bulmaktır doğru. Ben ilk önce hepimizin bildiği çözüm yollarından bahsedeceğim. Bunlar gerçekten de doğru ve önemli çözüm yolları fakat maalesef gerçek hayata etkili bir şekilde geçirilmiyor. En sonda da kendi görüşüme göre tüm bu saydığım çözümler nasıl gerçek hayata aktarılır ondan bahsedeceğim. İlk olarak hepimizin bildiği üzere ormansızlaşma acil bir şekilde önlenmelidir. Hatta ormansızlaşmaya ek olarak küresel ısınmanın engellenmesinde ormanlar gibi önemli rol oynayan mercan resiflerinin yok olmasının da önlenmesi gerekir. Örneğin yasak avlanma konusunda adımlar atılabilir. Fakat üzücü bir şekilde mercan resiflerinin yok olmasında büyük bir neden küresel ısınmadır bu nedenle “ironik” bir şekilde küresel ısınmanın önlenmesinde büyük bir yararı olan mercan resiflerinin hayata tutunması için yapabileceğimiz diğer şey de küresel ısınmayı önlemektir… Bildiğiniz üzere insanların yaşam kalitesi ve eğitim seviyesinin de küresel ısınmayı önlemekte bir payı olduğundan bahsetmiştik. Yaşayan tüm insanlara detaylı bir şekilde küresel ısınma, iklim değişikliği, toprak ve su kirliliği gibi nedenlerden bahsedilmelidir. Hatta insanlarda eylem alma hissi oluşturulması için “ödevler” bile verilmelidir (ödevi verenlerin de yapması gerekir!) Son olarak da insanların beynindeki uyaranlar canlandırılmalıdır! Küresel ısınmanın normal bir şey olmadığı, burnumuzun dibinde olduğu ve en büyük sorunlardan biri olduğu bir daha hatırlatılmalıdır! Şimdi yaşam kalitesi bölümüne geliyoruz. Daha yemek bile bulamayan insanlar nasıl bunlara kafa yorsun? Evet, zaten adaletli, insanların yaşam kalitesinin iyi olduğu bir dünyada yaşasaydık o zihniyetle küresel ısınmayı da çözerdik! Maalesef bu sorunların hiçbir zaman “tam olarak” çözüleceğini düşünmüyorum. Fakat ütopik olmasa bile yaşanabilir bir dünya için bu sorunu da çözmemiz gerekiyor. Buna en son bölümde geleceğim. Evet, geldik ekonomiye! Artık dünyada 8 milyar insan yaşıyor ve yeni sağlık imkanlarıyla bu sayı hızla da çoğalacak. Teknolojiyle birlikte de eskiden hiç olmayan konulardan ihtiyaçlar doğdu. Geçmiş insanına göre daha hızlı yaşıyoruz. Bu nedenle konuya “talebi azaltmalıyız!” diye girmeyeceğim çünkü bu gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Bunun yerine tüketim ve üretim dengesinin sağlanması gerekiyor. İnsanların tüketme ortalamasına yakın üretilmeli (Aynı tabağınıza yiyeceğiniz kadar yemek aldığınız gibi) ve kaynaklar sırf var diye boşa harcanmamalıdır (duş sürenizi çok da uzatmadığınız gibi). Ben burada örnekleri kişisel yaptıklarımızdan verdim, aynı mantaliteyi şirketlerin, devletlerin ve herhangi tüketim, üretim yapan toplulukların alması gerekir.


Şimdi, geldik bilimsel konulara! Bilimsel olarak zaten geri dönüşüm, atık maddeler, küresel ısınma hakkında araştırmalar yapılmaktadır. Bu sorunu çözmek için “sözel çözümler” kadar hatta daha önemli bir şekilde bilimsel ilerlemeler de sağlanmalıdır. Ülkeler bütçelerinde bu tür araştırmalar için daha çok yer ayırmalıdırlar. Plastik gibi maddeler yerine sürdürülebilir, doğal maddeler sağlanmalı ve üretim dünyasına enjekte edilmelidir. Zaten “ 100% natural” gibi isimler piyasada yavaş yavaş belirmeye başlamıştır. Enerji verimliliği ve sürdürülebilir enerji de hepimizin bildiği gibi en önemli konulardan biri. Çünkü bunu başarabilirsek küresel ısınmanın en büyük hatta “tek gibi olan” nedeni aşılmış olur demektir.


Gerçek Hayata Geçirmek

Yazının bu bölümüne kadar lafı dolandırdım galiba. Hepimizin bildiği sorunları, hepimizin bildiği çözümleri sıraladım. Şimdi ise küresel ısınmayı gerçekten durdurmak için, çözümleri gerçek hayata aktarmak için ne yapılabileceğini düşündüğümü anlatacağım. Çünkü maalesef sorun; problem ve çözüm tespitinde değil, bunları gerçek hayata geçirmekte. Hatırlıyor musunuz, koronavirüs döneminde evde kalmıştık ve bazı yerlerde yaşayan “yerli” hayvanların gün yüzüne çıktığını görmüştük? İnsanlar dışarı çıkmıyordu ve doğa, kendini biraz da olsun yenilemeye, dinlenmeye vakit bulmuştu. Aynen bunun gibi ani bir değişime ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum. Çünkü beynimiz maalesef erteliyor, sorunu büyük bir problem olarak görmüyor ve eğer şimdiden eylem almazsak o ani değişim küresel ısınmanın etkisini yıkıcı olarak hissettiğimiz gün olacak! Tabii ki “yavaş yavaş” da aksiyon alınabilir fakat bir sürü gündem arasında boğulan dünyamızın bu yöntemle yine hedefini şaşıracağını düşünüyorum. Zaten şu an da öyle! O zaman da tabii iş işten geçmiş olacak. Bu ani değişim, dünya çapında iyi planlanmış bir protesto; gerçekten sorunu çözmeye odaklanmış ünlüler, “influencer”ların aynı tarihlerde tüm dünyanın odağını aynı yöne çekmesi ve bunu devam ettirmesi, tamamen doğru haber olmasa bile bilimsel çalışmaların hızlandırılması ile birlikte bir “çözüm”e varıldığında “küresel ısınmaya çözüm bulundu, çalışmalar başlıyor” gibi manşetler ve şirketleri yönlendirerek dünyayı harekete geçme moduna sokmak… Bunlar çok genel yazılmış çözümler. Tabii ki tek “ani değişim” örnekleri de bunlar değil. Bir lider aniden tüm dünyanın dikkatini çekebilir, çok önemli bir bilimsel gelişme yaşanabilir vs. Bence şu anda bu konuda değişim yaratmak isteyen insanların gerçekten bilgili, azimli ve dürüst olmaları gerekmektedir. Aynı zamanda dünyadaki tüm/ birçok insan tarafından tanınan, sevilen insanlar olmalıdırlar. Çünkü insanları harekete geçirecek insanlar onlar olacaklardır. Diğerlerine düşen görev ise ülke, şirket, okul olarak doğru liderleri seçmek ve bu yöndeki engellere karşı eylemde bulunmaktır…


Kaynakça:










Comments


bottom of page