top of page
  • Yazarın fotoğrafıAli Kaan Doğan

Orta Doğu'yu Anlamak: Yakın Dönemde İsrail-Filistin İlişkileri

karar.com

Geçtiğimiz günlerde İsrail ve Filistin arasında gerçekleşen sıcak çatışmalardan medyaya yansıyan karşılıklı kaba kuvvet kullanımları görüntüleri Kovid-19 pandemisinin gölgesinde hala varolmaya devam eden Orta Doğu sorunlarını akılllara getirdi. Bu olaylar gündeme gelmişken de bölgedeki aktörleri, geçmişteki barış süreçlerinin neden başarısız olduğunu ve bölgenin şu anki hale nasıl geldiğini anlatan bir yazı yazmanın iyi bir fikir olacağını düşündüm. Bu yazımda sizlerle beraber Orta Doğu geçmişine objektif bir yaklaşım sergileyip hali hazırda kaotik olan durumun temellerini anlamaya çalışacağız.


Dün ve Bugünde İsrail

salom.com

İsrail 1948 yılında Birleşmiş Milletlerin de onayıyla, Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyinin ilanıyla kurulmuştur. Bu süreçte, Birleşmiş Milletler, "Filistin Paylaşım Planı"na bağlı kalarak Filistin topraklarını iki ülke arasında bölüştürdü. Bunun üzerine 1948 yılında İsrail ve çevredeki Arap devletleri arasında bir savaş gerçekleşti. Bunun ana sebebi Arap devletleri ve dönemde Yahudi halkını temsil eden ve küresel bir organizasyon olan "Yahudi Ajansı" arasındaki anlaşmazlıktı. Bölgedeki sıcak savaşlar ve gerlilimler günümüze kadar devam etti. Bazı dönemlerde barış için adımlar atılmaya çalışılsa da , Oslo Barış Görüşmeleri gibi, bölgede kalıcı bir anlaşma sağlanamadı.


arabnews.com

İsrail'in günümüzdeki politik duruma bakıldığında ise ülkede yaşanan olayların İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu ve Likud partisini yakından etkilediği görülüyor. Netenyahu mecliste hükümet kurmak için yeterli sandalye sayısına ulaşamayınca bu görev ikinci en yüksek oy sayısına sahip Yair Lapid ve partisine verildi fakat mevcut durumda Yair Lapid de ancak ve ancak Arap partileri bloğuyla anlaşmaya varabilirse yeni bir koalisyon hükümeti kurabilecek. Bu konuda başarısız olunur ise de ülke son iki yıl içersindeki beşinci seçimi için sandığa gidiyor olacak.


Ülkenin uluslararası sahada da pek çok anlaşmazlıkla karşılaştığı görülüyor. Bunlardan bir tanesi de başkentin resmi olarak Tel-Aviv'den Kudüs'e taşındığı ilan edilse dahi çoğu ülke hala yeni başkenti tanımayı reddediyor.


Günümüzde Filistin

İsrail'le coğrafi olarak ortak bir geçmişe sahip olan Filistin günümüzde hem ulusal olarak hem de uluslararası olarak pek çok sorunla mücadele ediyor. Günümüzde ülkenin fiili olarak yönetildiği bölgeler yalnızca Batı Şeria ve Gazze Şeridi.

iha.com

Günümüzde Filistin'in İsrail'le çözüm sürecine girmesini amaçlayan ve iki farklı yolla bunu yapmaya çalışan iki grup şunlardır: Filistin Ulusal Otoritesi (FUO) ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC). FUO daha diplomatik ve barışçı bir çözüm süreci izlemeye çalışırken FHKC daha az taviz vererek daha sert bir mücadele verilmesini savunuyor. Bu iki yapı ülke içerisinde kendi aralarında da mücadele veriyorlar bu da ulusal bir birliğin tam olarak sağlanabilmesini engelliyor.


Geçtiğimizde günlerde başlayan ve içinde bulunduğumuz zamanda da devam eden İsrail devletinin Filistin'i hedef alan ve bölge sakinlerini evlerini terk etmeye zorlayan saldırıları devam ediyor. Bunun yanında Guardian, Deutch Welle ve Associated Press gibi batı merkezli yayın organlarının da İsrail'in eylemlerini "saldırı" olarak nitelemesi ve kınaması da uluslararası mecranın bu durumdan rahatsız olduğunu gösteriyor. Bu olaylar devam ederken ABD Başkanı Biden'ın da İsrail'in "savunma amaçlı saldırı" açıklamasına karşı çıkması ve bazı Amerikan havacılık firmalarının İsrail'e olan seferleri askıya alması da ABD'nin Orta Doğu politikasında ki farklı bir tutumu işaret ediyor. Trump döneminde Kudüs'ün İsrail başkenti olarak tanınmasından sonra Biden'ın tutum değişikliği Orta Doğu'da bir takım değişimlerin gerçekleşeceğinin işareti olarak yorumlanabilir.



Oslo Barış Görüşmeleri

Norveç'in başkenti Oslo'da, 1993 yılında gerçekleşen Oslo Barış Görüşmelerinde Filistin ve İsrail devletleri ilk defa üst düzeyde bir araya geldi ve birbirlerini resmi olarak tanımaya karar verdiler. Oslo I görüşmelerinde uluslararası kamuoyu barışı mümkün görmüşken görüşmelerden kalıcı bir anlaşma yerine geçici bir anlaşma çıktı. Bunun arkasından imzalanan Oslo II anlaşmasında ise Filistin'in bağımsız bir devlet olmasının önü hükümlerle kesilmiştir. Bu sonuç da barışın gelmesine dair beklentiler karşılanamadı ve barışın sağlanması için büyük bir fırsat kaçırıldı.


Şimdi Ne Olacak?

Yıllardır süren ve çözüme kavuşturulamayan bu gerginliğin birden çözülüvermesini ümit etmek elbette ki fazla iyimser durur. Bunun karşısında ise iki tarafın da barış yapmak için bir girişiminin olmaması bu gerilimin barışla sonlanması olasılığının düşük olduğuna güçlü bir işarettir. Uluslararası camiada da tepkilerin açıklamalar seviyesinde kalması ise bölgenin kaosa sürükleneceğine dair olan korkuyu güçlendirmekte.

Comentários


bottom of page