top of page
  • Ilgar Başpınar

Türk Denizciliğinin 104 Demirbaşından Montrö Çıkışı

4 Nisan 2021 tarihinde gündeme bomba gibi düşen ve kamuoyunu şaşkına çeviren; ordu mensuplarının medyaya yansıyan birtakım görselleri, Montrö Sözleşmesi, TSK Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikler gibi konulara yer verilen bildiri hakkında, hem iktidar hem de muhalefet cephesinden sansasyonel açıklamalar gelmeye devam ediyor. İşte ayrıntılar...



Ne Olmuştu?

20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye bakımından feshedilmesinin ardından, hükümetin taraf olunan başka sözleşmeleri de benzer şekilde feshedebileceği yönünde pek çok yeni iddia ortaya atılmıştı. Bu iddialar sonucunda TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a katıldığı bir haber programında "Bir gün bir Cumhurbaşkanı gelip ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekildim derse veya Montrö'yü tanımıyorum feshettim derse?" şeklinde soru yöneltilmiş, Şentop ise "Teknik olarak yapabilir." yanıtını vermişti. Aynı gün içerisinde bir başka olay da TSK'ne subay ve astsubay yetiştiren Harp Okulları ile Astsubay Yüksek Okulları hakkında vuku bulmuştu. Söz konusu okulların giriş şartlarında uzun zamandır bulunan "irticai ve bölücü görüşleri benimsememiş veya bu faaliyetlere karışmamış olmak" maddesi kaldırılmış, Milli Savunma Bakanlığı konuya ilişkin "İrticai faaliyetler yerine daha geniş kapsamlı, güncel mevzuata uygun, daha somut suçta ve cezada kanunilik ilkesini gözetir şekilde yeni bir düzenleme yapılmıştır." şeklinde açıklamada bulunmuştu. Ayriyeten, Deniz İkmâl Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın gittiği bir tarikat yuvasında sarıklı ve cübbeli fotoğraflarının ortaya çıkması, emekli amiraller tarafından ordu içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelini oluşturan ilkelerden uzaklaşılması olarak yorumlanmış, ve bütün bunlar bildirinin yayımlanmasına zemin hazırlamıştı.

Bildiride Ne Yazıyor?


Yayımlanan bildiri şu şekilde:

"Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.
Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.
Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.
Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.
Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakarca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakar Türk Denizcilerimizin yanındayız. Deniz Şehitlerimizi anarak saygıyla duyururuz."


Yansımalar ve Sonrasında Yaşananlar

Bildiri, yayımlanmasından çok kısa bir süre sonra Twitter'da Türkiye gündem listesine girdi ve başka sosal paylaşım platformlarında da kendine geniş yer buldu. Halk arasındaki tartışmalar sürerken siyasilerden de yorumlar gecikmedi. İşte dikkat çeken açıklamalardan bazıları...


Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: Millet iradesini ve Recep Tayyip Erdoğan'ın dik duruşunu hazmedemeyen darbe seviciler.


Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun: Neymiş, birkaç emekli amiral bir araya gelip bir bildiri yazmışlar! 5. kol unsurları da hemen heyecanlanmış. Oturun oturduğunuz yerde. O Türkiye eskide kaldı, haddinizi bilin, siz kimsiniz!


Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı: TSK personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Bağımsız Türk yargısının gereğini yapacağına inancımız tamdır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Bu sahte gündemler tutmaz. Halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır.


İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener: Sabah bir uyandık, emekli amirallerin canı sıkılmış, bildiri yayınlamışlar, bu bir zevzekliktir. Ülke bu zevzekliklerden çok çekti.


MHP Genel Başkanı Bahçeli: Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Açıklanan bildirinin çok yönlü adli ve idari soruşturması yapılmalıdır.


Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan: Tarihimizin utanç sayfaları askerlerin siyasete yönelik hadsiz müdahaleleriyle doludur. Bu acı hafıza depreştirilmemelidir.


Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu: Bildiri ülkenin tarihsel hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan; kötü niyetli bir sorumsuzluk örneğidir.


Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Tartışmanın sebebi kesinlikle ifade özgürlüğü meselesi değildir. Buradakilerin bir kısmı (görüşlerini) çeşitli mecralarda dile getirmektedir. Hiçbirine yaptıkları açıklamalardan dolayı herhangi bir soruşturma açılmış değildir. Ama bir gece yarısı, 104 emekli amiralin böyle bir girişimde bulunması asla kabul edilemez.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasından bir müddet sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, emekli amiraller hakkında soruşturma başlattı. Başlatılan soruşturma kapsamında 10 isim gözaltına alındı, 4 isim ise yaşlarından dolayı muaf tutularak yalnızca emniyete ifade vermeye çağırıldılar. 5 Nisan 2021 tarihinde gözaltına alınan emekli amiraller ifade vermek için Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Aynı gün 81 ilde 910 dernek, 408 vakıf, 27 üniversite, 114 oda, 550 sendika, 46 federasyon emekli amirallerin yayımladığı bildiri için suç duyurusunda bulundu.

 

Kaynakça:

Comments


bottom of page