top of page
  • Filiz Karabulut

Türkiye 2050'de Yeşil Hidrojen İhraç Edebilir!

Devletler gerek emisyon azaltımı ya da dekarbonizasyon gibi hedeflere ulaşmak gerekse de ülkelerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak ve dışa bağımlılıklarını azaltmak için yenilenebilir enerjilere yöneliyor. Peki bu konunun altında duyduğumuz yeşil hidrojen nedir? Türkiye'de uygulanabilir mi?

Hidrojen enerjisi nedir?

Hidrojen enerjisini kısaca, doğada bileşikler halinde bulunan hidrojenin dönüştürülmesiyle elde edilen enerji kaynağıdır. Başka bir ifadeyle, bu enerji kaynağı hidrojen atomlarının oksijen atomlarından ayrılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Son dönemlerde hidrojen enerjisi Paris anlaşması kapsamındaki karbonsuzlaşma hedeflerini gerçekleştirmek için kullanılacak enerji alternatiflerinden biri olarak görülmektedir.


Hidrojen enerjisi farklı renklerle temsil edilen bir üretim sürecine sahiptir. Bunun anlamı, farklı enerji kaynaklarıyla hidrojen enerjisi üretilebilmesidir. Bunlar; fosil yakıtlarla üretilen gri hidrojen, doğal gaz ile üretilen mavi hidrojen, henüz deneme aşamasında olan metanın termal parçalanması ile elde edilen turkuaz hidrojen ve yenilenebilir enerji ile elde edilen yeşil hidrojen olarak sınıflandırılmaktadır. Yeşil hidrojen, hem Paris İklim Anlaşması’nın taahhütlerini yerine getirmek için hem de dünyadaki enerji sorununun çözümü için bir fırsat olarak görülmektedir. Bugün itibarıyla, tüketimi gerçekleşen 70 milyon ton hidrojen, fosil kaynaklardan elde edilmektedir. 30 yıllık süre zarfında ise hidrojen üretiminin yeşil kaynaklardan üretileceği öngörülmektedir.


Bu minvalde, Japonya, sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için yeşil hidrojene yatırım yaparken, Çin yıllık 180 milyon galon benzin kullanımını telafi edecek büyük bir yeşil hidrojen projesini onayladı. Çin bu yatırımlarla elektrik üretiminin yüzde 10’unu hidrojen enerjisinden karşılamayı hedefliyor. ABD ise New York’ta günde 500 ton yeşil hidrojen üretilecek bir tesisi 2025 yılına kadar kurmayı planlıyor. Ayrıca, yakın dönemde Avrupa Birliği (AB) sınırları içinde 130 milyar dolarlık hidrojen enerjisi projesinin hayata geçirilmesi bekleniyor. Dahası, Yeşil Mutabakat belgesi dahilindeki 2050 yılında sıfır emisyon hedefi çerçevesinde AB liderleri 2030 ve 2050 hedeflerini gerçekleştirmek için 1 trilyon avro bütçe konusunda anlaştılar. İklim hedefleri çerçevesinde bütçenin, içinde yeşil (temiz) hidrojenin de bulunduğu projeler için kullanılması öngörülüyor. Dünya’da durum böyleyken Türkiye’nin de enerji stratejisi içinde hidrojenin yeri gün geçtikçe artıyor.


Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Potansiyeli

Türkiye, geçen günlerde Paris İklim Anlaşması'nı onaylamasıyla birlikte belirlediği 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda dönüşüm yol haritasını da buna göre şekillendirmekte. Bu dönüşüm içerisinde yeşil hidrojen, hem Türkiye’nin enerji ihtiyaçlarını karşılaması hem enerji ithalatına bağımlılığı azaltması hem de yeni bir ihracat kalemi oluşturabilecek olması açısından önemli bir yer edinecek alternatiflerden biridir. Bu kapsamda SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin, Bilkent Enerji Politikaları Araştırma Merkezi ve Alman Enerji Ajansı (DeNa) iş birliği ile hazırladığı "Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyelinin Teknik ve Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi" raporu açıklandı.


Online tanıtım toplantısında duyurulan raporda, uygun yatırımlar ve politikalarla Türkiye’nin 2050’de yıllık 3,4 milyon tona (Mt) kadar yeşil hidrojen üretimine ulaşabileceği ve bunun 1,5 ila 1,9 Mt’nun ihraç edilebileceği belirtildi.



7 Aralık Salı günü gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmalarını, Türk-Alman Enerji Forumu’ndan Beatrix Massig, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Politikaları ve Teknoloji Dairesi Başkanı Dr. Fazıl Kaytez ile Alman Enerji Ajansı (DeNa) Enerji Sistemleri ve Enerji Hizmetleri Bölüm Başkanı Hannes Seidl yaptı.


İklim hedeflerine ulaşmak için birçok ülkenin yeşil hidrojen ithal edeceğini belirten Seidl, Türkiye’nin bu pazardan pay alabileceğine dikkat çekti:

“Türkiye, yenilenebilir enerjiden yeşil hidrojen üreterek, küresel çapta yeni oluşan bu enerji pazarında en başından itibaren yerini alabilecek büyük bir potansiyele sahip. Bugün tanıtımını yaptığımız bu çalışma, Almanya ve Türkiye arasında bu alandaki iş birliğini güçlendirmek için önemli, aynı zamanda heyecan verici bir fırsat sunuyor.”

Raporun yazarlarından Hasan Aksoy ise Türkiye’nin kasım ayında Paris İklim Anlaşması’nın onayladığını hatırlatarak, 2030 ve 2053’e yönelik, daha kararlı iklim ve enerji dönüşümü hedeflerine ihtiyaç olacağını söyledi. Aksoy, bu hedeflere ulaşılmasında, hidrojenin rolünün anlaşılmasının kritik öneme sahip olduğunu vurguladı:

“Küresel ölçekte 2050’yi işaret eden net sıfır emisyon hedefleri, tüm enerji sisteminin karbonsuzlaşması için ortak bir çözüm olarak yeşil hidrojenin üzerinde duruyor. Türkiye enerji sisteminin dönüşümünde, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği potansiyellerinin yanında yeşil hidrojenin rolü de anlaşılmalı ve planlamalar bu doğrultuda yapılmalı. Bunun için mevcut yenilenebilir enerji arzı ve diğer kaynakların potansiyeli göz önünde bulundurularak yeşil hidrojen arz potansiyelinin, kullanım alanlarının, maliyetlerinin ve olası ihracat potansiyellerinin anlaşılması önemli.”
 

Kaynakça:

Comentarios


bottom of page