top of page
Back Logo (Clean, White).png
  • Birden Fazla Yazar

UAA Kütüphanesinin Kilit İsmi: Senem Acar ile Röportaj

Merhaba Senem Hanım, kendinizi tanıtır mısınız?

Üsküdar Amerikan’a daha yeni katıldım. Bundan önce 7 yıl boyunca Koç Üniversitesinde dijital koleksiyon ve projelerin yönetiminde çalıştım, veri küratörlüğü yaptım. Aslında kütüphanecilikten farklı bir eğitim geçmişim var. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarını bitirdim. Ana sanat dalım flüt, temel enstrümanım ise piyanoydu. Ortaokul, lise ve üniversite olmak üzere 10 yıllık bir eğitim aldım. Uzun bir süre profesyonel klasik müzik sanatçısı olarak çalıştım. Konser verdim, aynı zamanda eğitim alanında da faaliyet gösterdim. İTÜ SEM’de (Sürekli Eğitim Merkezi) de uzun bir süre öğretmenlik yaptım. İlkokul öncesinden yetişkinliğe uzanan çok geniş bir skaladaki öğrenciye eğitim verdim; yani 4 ile 40 yaş arasında birçok öğrencim oldu.


Daha sonra akademik alana yönelerek yüksek lisans yapmaya karar verdim ve İTÜ’de, MİAM’a (Müzik İleri Araştırmalar Merkezi) girdim. Burada Müzikoloji bölümünden MA adım ve bir süre Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Bölümünde müzik tarihi ve kültürü ile ilgili dersler verdim. Sabancı Üniversitesinde humanities adı altında tüm öğrencilere verilen genel ve zorunlu müzik tarihi derslerinde 2 yıl hem asistanlık yaptım hem de ders verdim. Duke Üniversitesi Müzik Bölümünde Müzikoloji bölümünde doktora yapmak üzere ABD’ye gittim. Ondan sonra University of North Carolina'da, Greensboro’da, bilgi-belge yönetiminde yüksek lisans yaptım. Burada da yine başarı bursuyla okudum ve aynı zamanda bölümde okul kütüphaneciliği konusunda uzman olan hocanın asistanlığını yaptım. Okul kütüphanelerinde hangi dersler yapılıyor, koleksiyon oluşturma, genç yetişkinlerin okuma alışkanlıkları gibi konularda çalışma fırsatım oldu.


Kütüphanede çalışmaya karar vermenizdeki etkenler nelerdir?

Kütüphane ve özellikle arşivlere olan ilgim Duke’te başladı. Duke Üniversitesinin muhteşem bir kütüphanesi ve arşivi vardır. Graduate assistant olarak kendi bölümümde çalışırken bir yandan da üniversitenin arşivlerinde de asistanlık yaptım. Arşivde Special Collections içinde özel koleksiyonlar vardı. O sıralar özel koleksiyon olarak arşive alınan besteci Frank Foster’ın koleksiyonunda çalışacak, nota bilgisi olan birine ihtiyaçları vardı. Çünkü koleksiyon maalesef çok karışık, bütün sayfaların birbirine karıştığı müzik notalarının olduğu bir koleksiyondu. Genellikle arşivlerde küratörlük yapmak üzere bu tür niş konularda bilgisi olan kişilere ihtiyaç duyarlar ve bu tür işleri projelendirirler. Örneğin, bir Yunan koleksiyonu geldiyse Yunanca bilen bir kişiyi isterler veya eğer koleksiyon 16. yy. Osmanlı’daki hazine kayıtlarıysa bu konuda bilgisi olan uzman ararlar (çünkü Osmanlı’da hazine belgelerinde tahrifat yapılmaması için şifreli yazı kullanılırdı ve bu yazı türlerini her Osmanlıca bilen anlayamaz. O nedenle özellikle Rika dışındaki Osmanlıca için her yüzyılın, her konunun kendine özgün uzmanları vardır). Benim Duke’te çalıştığım projede de sevdiğim nokta, koleksiyon sahibi Frank Foster’ın bir jazz flütçüsü ve aynı zamanda besteci olmasıydı. Birincil kaynak dediğimiz primary source arşiv materyalleri ile bir insanın hayat öyküsüne tanıklık etmek çok güzel bir deneyimdi; eski ve tarihi belgelerle haşır neşir olmak, bestecinin elinden çıkan notaları incelemek ve fotoğraflarını görmek çok güzeldi. Orada arşiv, bilgi-belge yönetimi, dijital koleksiyonlar ilgimi çekti. Ondan sonra bu alanda da eğitim almaya karar verdim ve bu kararımı uyguladım.


Üsküdar Amerikan Lisesinde çalışmaya bu yıl başladınız. Burada çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Kurulay Hanım emekli olacağı için geçtiğimiz yıl bu pozisyon için bir ilan açılmıştı. Bu süreçte Dr. Peter Coles ve Funda Cüceloğlu ile mülakata gelmiştim. Öncelikle köklü bir tarihi olması, kuruluş hikayesi ve 1800’lü yıllardan kalma arşivi de çok hoşuma gitti. Kurum kültürünün benim değerlerimle örtüştüğüne inandığım için burada çalışmayı seçtim. Gerek okullara başvururken geçen süreçlerde gerekse işe girerken kurum kültürünü tanımak, ortamı ve insanların iletişim stillerini görmek karar vermede önemli bir kriter gibi geliyor.


Kütüphanenin olanaklarından bahseder misiniz?

Fiziksel olarak yaklaşık 25.000 kitap var ancak bu buzdağının görünen küçük bir kısmı. Kütüphane sadece fiziksel kitaplardan oluşmuyor, görünenin ötesinde elektronik olarak çok şey var. Okul yıllık aboneliklerle dijital anlamda daha da büyük fırsatlar sunuyor; online veri tabanları ile öğrencilere Google aramalarıyla erişemeyecekleri milyonlarca görsel, e-kitap, gazete ve makale benzeri kaynaklarına erişim imkanı temin ediyor. Üniversitede kullanacağınız tüm elektronik kaynakların High School sürümlerine erişim sağlanıyor. Bu kaynaklar özenle seçiliyor. Amerika’daki ERIC (Education Resources Information Center) adlı kurumunun denetiminden geçiyor ve onun küratörlüğü ile içerikler hazırlanarak öğrencilere sunuluyor. Kısaca dünyanın herhangi bir yerindeki IB öğrencisi hangi kaynaklara sahipse siz de onlara sahipsiniz.


Bu arada, öğrenciler kütüphane web sayfasındaki “request form’’ ile kitap alımı konusunda önerileriyle katkıda bulunabilirler. Bu öneriler arasından genel okuyucu yararı gözetilerek tedarik edebileceğimiz kitapları bir sonraki seneye temin ediyoruz.


Bunun dışında kütüphanede derslerinizle entegre eğitimler veriliyor. Araştırmalarınızı ve çalışmalarınızı destekleyen, araştırma becerilerinizi geliştirebileceğiniz kütüphane derslerimiz mevcut. Projelerde öğrencilerin kaynak oluşturma, atıfta bulunma, araştırdıkları alanlara göre kullanacakları kaynaklar konusunda yönlendirme yapma gibi konularda destek veriyoruz.


Araştırma genelde sade sorularla başlayan bir süreçtir, bir hazine avına da benzetebiliriz. Araştırma sırasında karşılaştığınız yeni bilgiler sizi farklı yönlere çekebilir, sorularınız başladığınız noktadan farklı yerlere evrilebilir. Hiç ummadığınız tümevarımlara ulaşmanız olasıdır. Biz de yalnızca belirli bir kaynak listesi vermek yerine binlerce kaynak arasından kendi araştırma şeklinizi bulmanız için size ortam sağlıyoruz. Formüle edilmiş, hazır, hap bilgi vermektense IB okullarının da uluslararası standartlarda istediği analitik düşünme becerilerinizin gelişmesi için binlerce seçeneğin olduğu arama olanağı sunuyoruz.


Öğrencilere kütüphaneden faydalanma konusunda neler önerirsiniz?

Günümüzde cahilliğin tanımı artık okuma yazma bilmemek değil, yanlış bilgiyi doğru bilgiden ayıramamak ve yanlış öğrendiği bilgiyi düzeltememek şeklinde değişti. Ayrıca artık öğrenmek sadece okul hayatıyla sınırlı değil. İnsanın tüm hayatı boyunca öğrenmeye açık olması şart oldu çünkü kendinizi güncel tutmazsanız güncel insanlar yerinizi alabilir. Öte yandan artık bilgiye erişmek çok kolay ama onun doğruluğunu ayırt edecek analitik bir kafaya sahip değilseniz algı manipülasyonuna kapılmanız da çok kolay olur. Bu anlamda günümüzde bilgi okur-yazarlığı ve araştırma becerisi kazanmak, UAA öğrencilerinin de ileriki eğitim hayatları ve yaşantıları için çok gerekli.


Araştırma yapmak; uzun, zor ve emek isteyen bir süreçtir. Öncelikle bunu kabul ederek yola çıkmak gerekir. Bundan dolayı sadece Google’dan üstünkörü bir arama yaparak araştırma yapmayı tavsiye etmiyorum.


İlk önce araştırma konusu veriliyor ve öğrenciler kafalarında bununla ilgili önce bir soru oluşturuyorlar. Tabii ki ilk başta düşünülen sorular onların bilgi çerçevesi ve hayal güçleriyle sınırlı. Araştırma sürecine başladıkları anda makalelerdeki ve kitaplardaki bilgilerle kafalarındaki soru değişebiliyor ve sınırlarını genişletiyorlar. Soruların değişime açık olduğunun bilincinde olmaları gerekiyor. Zaten araştırma becerisi esnek düşünmeyi öğrenerek kazanılır. Kendimizi geliştirmek istiyorsak önceden öğrendiğimiz yanlış bilgileri değiştirmeyi kabul etmeliyiz. Bana göre, günümüzün cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil; yanlış öğrendiği bilgileri değiştirmeye gönüllü olmayanlar, öğrenmenin yaşam boyu devam edecek olan bir süreç olduğunu benimsemeyenler ve öğrenmenin çok kolay bir iş olduğunu sananlardır. Google belki bize kolay, hazır, hap bilgi veriyor ancak konu araştırma olunca daha derine inmek gerekiyor. Google’ın aksine, bizim kütüphanemizin üye olduğu veritabanları ticari değil. Bu nedenle de öğrencilere araştırma yaparken önereceğim şey kütüphane ve kütüphanenin önerdiği web sayfalarından yararlanmaları olacaktır.


Kütüphanemizin geliştirilmesi gereken tarafları olduğunu düşünüyor musunuz? Bu konudaki tavsiyeleriniz nelerdir?

Kütüphanenin fiziksel olarak daha da geliştirilmesini arzu ederim. Bildiğimiz “Sadece kitap almak için kütüphaneye gidelim” anlayışı değişti. Bir yerde Antik Çağ’daki kütüphane anlayışına geri dönülüyor gibi bir eğilim var. Yani kütüphaneler kitap depoları değil, yaratıcılığın geliştirildiği, fikir alışverişlerinin yapıldığı “learning commons” merkezleri olmak için evrilmeye başladı. Artık kütüphaneler daha ergonomik, ortak çalışılacak alanlarının daha fazla olduğu, yerleri değiştirilebilir portatif mobilyaların kullanıldığı, ihtiyaca uygun alanların oluşturulduğu; sadece okuma amaçlı değil, çeşitli etkinliklerin, konuşmaların ya da ortak grup çalışmalarının yapıldığı, 3D printerların olduğu ve projelerin geliştirildiği yerler olarak nitelendiriliyor. Onun dışında yurtdışında akranlarınızın sahip olduğu çoğu kitaba sahipsiniz, kaynak açısından hiçbir sıkıntı yok. Uluslararası standarttaki kaynak hizmetlerine erişiminiz var. Belki Fiction bölümü geliştirilebilir.


Kütüphane dışında vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yelkenle uğraşıyorum, yelken eğitimlerine gidiyorum, yarışlara katılıyorum. Ek olarak, zaten piyano ve flüt çalıyorum boş zamanlarımda. Kendim için ayrıca resim de yapıyorum.

Flüt çalmaya nasıl karar verdiniz?

En başta, müziğe yetenekli olduğumu fark etmeleriyle beni ailem yönlendirdi. Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvarı sınavına girdim. Orada, öğrencinin fizyolojisinin hangi enstrümana uygun olduğuna bakıyorlar. Ben aslında keman çalmak istemiştim ancak flüte teşvik ettiler. Böylece flüt maceram başlamış oldu. Flüt çok emek isteyen bir müzik aleti, flütü çok seviyorum.


Müzikle ilgilenen öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

Müzik, bol bol egzersiz gerektiriyor. Sanıyorum, belli becerileri kazanmak, ustalığa erişmek için Malcolm Gladwell’in Outliers kitabında anlatıldığı gibi en az 10.000 saat gibi bir süreyi doldurmak gerekiyor. Bu nedenle de mümkün mertebe çalışmaları lazım. Sanatla ilgilenen her öğrenci sporda olduğu gibi disiplinli bir şekilde çalışması hatta kendini seçtikleri alanlara adamaları şart. Özellikle nefes egzersizleri ve spor yapmalarını öneririm. Yoga gibi çalışmalar, bilhassa flüt ile ilgileniyorsanız, çok önem kazanıyor çünkü flüt nefesle ilişkili bir müzik aleti. Kolay pes etmeyip sabretmek anahtar noktalardan biri. Eserleri lego gibi düşünüp, küçük küçük parçalara bölerek adım adım ilerlemek motive olmanızı sağlayabilir. İlk başta ufak gibi görünen parçalar bir araya gelince ortaya güzel parçalar çıkıyor. Buradaki anahtar küçük adımlarla büyük işler başarmak.


Senem Hanım’a bize zaman ayırdığı ve sorularımızı özenle cevapladığı için çok teşekkür ediyoruz.


- Sara Mirsu Bayartan & Ayşe Defne Orhan




Kommentare


bottom of page