top of page
  • İdil Tabakoğlu

Çocuk Gelin Gümüşel

Son zamanlarda bir tarikatla bağlantılı olarak henüz 6 yaşındayken 29 yaşındaki Kadir İstekli ile imam nikahı ile evlendirildiği öne sürülen H.K. Gümüşel gündemdeydi. H.K. Gümüşel’in altı yaşından beri uğradığı cinsel istismar, tecavüz hakkında verdiği ayrıntılı ifadeler ve dava dosyasına giren dört saatlik ses kaydında söylenenler birçok internet mecrasında yayınlandı. Bu kan dondurucu delillerden haberi olmayan veya bunu göz ardı eden insanlar, sosyal medyanın ve şahsın ailesinin tarikatı koruma amacıyla yaptığı manipülasyonların etkisiyle olayı yalanlamaya çalıştı. H.K’nın annesi de olayları yalanlayan aile bireylerinden olsa bile ortaya çıkan fotoğrafları ve H.K’nın bu fotoğraflardaki yaşının küçük oluşunu itiraf etti. Davanın baş sanıkları olan H.K’nın babası, İsmailağa Cemaati liderlerlerinin Yusuf Ziya Gümüşel ve eşi Kadir İstekli ise geçtiğimiz hafta gözaltına alındı. Sadece davanın açılmasının 2 yıl sürdüğü olay, bu ay Timur Soykan tarafından gündeme getirildi. Daha fazla detay için kendisinin haberlerini inceleyebilirsiniz.

"Yaşını büyütmesek 3-4 yıl hapis yatacaktım.”

Sosyal medyada sürekli herhangi bir kesimin haklarının diğer herkese göre “daha eşit olduğunu”, fazlasını isteyip mağduru oynamak için aksini iddia ettiklerinin söylendiğini duyuyorum. Peki kadınlar sadece Batı’dan mı ibaret? H.K. ne Türkiye’deki ilk çocuk gelin ne de son. Hakkını binlerce çocuk gelin aksine yıllar sonra az çok alabilmiş olması, yıllar boyu yaşadığı travmayı asla telafi etmiyor. Ortadoğu'da din, örf ve adetlerin adı altında yaşanan bu tarz olaylar maalesef Batı’daki feminizmde yeterli ses bulamıyor. Fakat ses bulamayıp duyulmaması eşitliğin sağlanmış olup bir tarafın yersizce kurbanı/mağduru oynadığı anlamına değil, aksine direkt sağlanamadığı ve tam tersi bir süreç yaşandığı anlamına geliyor. Ensar Vakfı skandalından sonra bile çocuklar Gümüşel davasındaki gibi hala çeşitli kurumlar adı altında akılalmaz vahşetlere maruz kalıyor. Yine de bu kurumların kökünün kazınması yerine ısrarla desteklenmesi çok acı. Ayrıca bu konuya değinen ve tepki çekenler de çeşitli insanlar tarafından dini inanca yönelik hakarette bulunmak ile suçlanıyor. Laikliğin İslam diniyle çeliştiğini öne sürdüklerinden dolayı bu düzeni ülkemize getiren Atatürk ve değerlerine karşı çıkıp onu din düşmanı ilan edebiliyorlar. Ama Atatürk’ün daha yüz sene önceden bile amacının insanların inanç özgürlüğüne karşı çıkmak değil, inançları kurumlardan ayrı tutarak tarikatların sebep olduğu çocuk istismarı gibi korkunç olayları engellemek olduğu apaçık. Bu olayın üstü kapatılmaya çalışılırken ülkede yaşanan ahlaksızlıkları ve aile kavramının bozulması belli bir azınlık grubuna itilmeye çalışıyor. Çocuk gelinleri; dini nikah, evlilik adı altında yapılan cinsel istismarı normalleştiren insanların, zararsız insanları aile kavramının bozulmasının ve her türlü ahlaksızlığın suçlusu ilan edip onları nefret suçunun hedefi haline getirmesi son derece ironik ve trajik. Modern dünyanın sorunu asla gösterilmeye çalışıldığı gibi kimseye tehlike arz etmeyen azınlıklar veya H.K gibi mağdur olmuş, hakkını arayan insanlar değil. Yüzyıllardır din dahil türlü adlar altında yaşanan bu olaylar ve istismarı normalleştiren zihniyet.

Comments


bottom of page